Levent Kaya

Diştenmiş, Sırtım, Ders yılı, Bayram, Caffe Bene, Kavurma, Baklava

Levent Kaya

Pazartesi günü İsmail’in parasını ulaştırmak için pratik bir çözüm bulduk ve ikindi üzeri kolaylıkla hallettim.


Salı günü Hakan Bey’e geçen hafta diş çektirdiğimden beri olanları mesajla yazdım. Çok geçmeden beni arayıp halimi sordu. O arada Büyükelçi geldiği için kapaması gerekiyordu. Biraz sonra bir daha arayıp dışarı çıkmak isteyip istemediğimi sordu. Elçiliğin bir otomobiliyle gelip beni evden aldı. Elçiliğe gittiğimde herkes “Geçmiş olsun” dedi. Durumu Elçi’ye kadar herkese anlatmış. Berat Bey de olanları dinledi. Babasının diş doktoru olduğunu söyledi. “20’lik diş çektiren pehlivan gibi ne adamlar gördüm. Bir ay kendilerine gelemiyorlardı,” deyince rahatsızlıkların ve hâlâ yarı uyuklar geziyor olmamın nedeninin diş çekimi olduğuna daha çok ikna olup içim rahatladı. Ama sağ kürek kemiğimde gemiden kalma o çekme böyle bünyemin zayıfladığı dönemlerde yerini daha çok belli ediyor. Bu yüzden bir kas gevşetici alıp daha erken yattım.


Çarşamba günü rahat uyumuş olarak uyandım. Kahvaltıdan sonra biraz parka çıkıp kitabı okumayı sürdürdüm. Eve gelirken yeşil soğan ve maydanoz olmadığından dereotu alarak akşam için kısır yaptım. Yemeğe başlamadan yeğenim aradı.


Perşembe günü yine çok rahat uyumuş olarak öğleye doğru uyandım. Bu arada gelecek eğitim öğretim dönemi için hükümetin çıkan kararını okudum. 1 Eylül’de 20 kişiyi aşmayan sınıflarda dersler başlayacak diyor. Ulan Moğol Hükümeti, salgından sonra bir kere daha yıktınız beni. Güz dönemi okuldan izin alıp eve gitmeyi umuyordum. Canım sıkıldı. Öğleden sonra Elçilik’ten Cumartesi sabahı bayram buluşmasıyla ilgili bilgi geldi. Yine uykum olduğu için biraz daha yattım.


Cuma günü güneşli bir bayram sabahına uyandım. Hepinizi mutlu bayramlar dilerim. Gerçi hâlâ direncim tam geri gelmedi ama sık ve uzun dinleniyorum. Öğleden sonra üçe kadar hava sıcaktı ve 30 dereceyi gördük. Ama üç olmasıyla birlikte birden döndü ve on beş-yirmi dakika içinde yağmur atmaya başladı. Hava bir anda belirgin biçimde serinlediği için bayık duran pencereyi bile kapamak zorunda kaldım. Yirmi dakika sonra yağmur dinince çıkıp Caffe Bene’ye gittim. Kendime uzun süredir ilk kez kahve ve çikolatalı ıslak kek ve kahve söyledim. Nasıl olsa borç almış başını yürümüş. Yaşamımda artık hiçbir anlamı kalmayan saçma bir bayram günü kendime bir pasta ve kahve almayayım mı? Tam içmeye başlayacakken Bilgee arayıp nerede olduğumu, ne yaptığımı sordu. Yağmur bastırınca işi hafiflemiş. Daha yeni oturduğumu söyleyince o da gelip pastayı paylaştı ama içecek bir şey almadı. Kolundaki ağrının nedeni için dört ayrı doktor dört ayrı şey söylemiş ama anlaşılan sinirle ilgili. Bu arada hepinizi, yani tüm dünyayı, özellikle o geldiğinde okumayı sürdürdüğüm kitabı ve son paragrafını çekiştirdik. Bir ara yağmur yine gürleşti. Dinince güneş açtı ve ben eve o da işine döndük. Eve gelip İsmail’in geçen kurbandan kalan son parça etini haşlayıp akşam yemeğimi hazırladım.


Cumartesi saat on birde Büyükelçilik konutunda bayram buluşması vardı. Gitmeden dün akşamki et haşlamadan biraz içtim. Yolda terlememek için bu kez taksi tuttum. Hâlâ direncim düşük. Çok kalabalık değildi ama birçok tanıdık oradaydı. Dolayısıyla sakin ve sevimli bir bayram buluşması geçirdik. Büyükelçiyle karantina, eğitim-öğretim yılı, geliş gidiş gibi Moğol Hükümeti’nin hâlâ bir türlü karara bağlayamadığı konuları konuştuk. Pilav fena değildi ama kavurma ve salataya bayıldım. Cevizli olmasına karşın baklava da on numaraydı.

Daha çok yeseymişim iyiymiş. Çıkışta Albay eve bıraktı. Eve girer girmez kafamı dik tutamadığım için hemen yatıp uyudum. Bünye direncim yerine gelene kadar uyumadan olmayacak. Akşama Samsun Dominik Cumhuriyetindeki arkadaşlarla bayram laflaması, sonra Reis ailesiyle uzun bir bayram konuşması, Hakan’ın dersi ve erken yattım.


Erken yatmama karşın ertesi gün on buçuğa kadar uyumuşum. Uyudukça daha iyi oluyorum ve bir hafta sonra daha iyi olacağımı umuyorum. Kahvaltı için haşlamayı bitirdim. Öğleden sonra biraz daha uyuyup romanı okumayı biraz daha sürdürdüm.

Akşam yemeğinin peşine kardeşlerim aradı. Böylece annemin bayramını da kutlayabildim.