Levent Kaya

Yeni iş, Ekber amcam, Vader, Soğuk, Çello, Hocamlarla yemek

Levent Kaya

Geçen haftayı soğuk kapayıp bu haftayı sıcak açtık. Çeviri sürüyor, hocamın kitabında son dönemece girdik. Dersimi bu haftada yokladım, ama bu kez ödev yoktu. Yalnız ayın 25’inde online sınav vereceğimizi öğrendim. Online sınava nasıl girildiğini henüz bilmiyorum.
Salı günü öğleye doğru yeni bir iş için bir telefon geldi. Elimde azıcık işim vardı, bir saat sonraya sözleştik. Görüştük ve anlaştık; sonucun iyi olmasını diliyorum. Oradan çıkınca elçiliğe gittim. Berat Beyle gelip giden uçakları ve diğer bir iki konuyu danıştım. Yaşıma inanmadı. Sanki 10 yaş küçük söylesem kendini daha rahat hissedecekti. Online sınava giremiyorum diyorum, yaşın zaten belli olmuyor mu?
Çarşamba günü Türk dünyasının en önemli insanlarından biri olan Ekber amcamı aradım. Türkiye ile aramızda beş saat fark var, ayrıca Ramazan durumları, çok erken saate denk gelmiş. Benden kısa bir video ile Moğolistan’dan bayram kutlaması istedi. Öğleyi epeyi geçmişti, dolayısıyla hemen meydana gidip kısa iki video çektim. Oradan dönerken okula, yabancı öğrenci bürosuna uğrayıp hem sınav durumunu, hem gelecek süreci konuştum. Okulun sisteminin açılış sayfasında online sınava nasıl girildiğiyle ilgili bilgi varmış. Bakacağım. Sınav konusunu sormaya üst kata, bölüme çıktım. Bölüm başkanı ile koridorda karşılaştık, beni içeri çağırdı. Ders olmaması onun için çok değişmemiş; bölümdeki herkes işleri yetiştirmeye çalışıyor. Eylül ya da Ekim ayında gerçekleştirmeyi tasarladıkları etkinlik için benden de yazı istedi. Kredim için gerekli.
Vader’ın yeni albümü çıkmış. İki kere indirdim ama ikisinde de bilgisayarım rar dosyasını açamadığı için silip atmak durumunda kaldım. Yaşımı hâlâ merak eden yoktur sanıyorum.
Akşam elimdeki iş yüzünden evi aramaya geciktim ama neyse ki tam yeğenim “dayıma bugünkü her şeyi göstereceğim” derken yetiştim. Çocukların dışarı çıkmasına izin verilen saatlerde haftalar sonra annesiyle dışarı çıkıp bir sürü yer gezmiş. Bana hepsini teker teker gösterdi (yani anlattı). Sonra, televizyondaki program onun daha çok ilgisini çektiği için gidip ekran karşısına oturdu. O arada diğer kardeşimi de aradılar ama program onun için daha ilginçti. “Gidiyoruz” dediğimizde oturduğu yerden dönüp el salladı ve kapadık.
O Şimdi Mahkum ve Ölümlü Dünya hâlâ bekliyor.
Perşembe günü ince bir baş ağrısıyla kalktım. Boynumdan havluyu indirmeme gelmiyor. Hava sıcak ama işte yine “yel girdi.” Öğleden sonra iyi bir uyudum ve kalkınca duş aldım da ancak ağrım dindi.
Cuma günü yeniden kışa döndük. Hava raporunda en yüksek 6 dereceyi gördüm ve hissedilenin 0 derece olduğunu söylüyordu. Böyle daha iki gün sürecekmiş.
Cumartesi günü çok geç kalktım ve hava yine kış gibi ama beklenen fırtına henüz gelmedi. Çeviriye başlamadan biraz müzik dinledim. Prag Çello Dönrtlüsü’nü keşfettim ve bayıldım. Ardından İki Cello videoları gelmeye başladı. Film müzikleri için hazırladıkları videolar en az filmler kadar iyi, hatta “My heart will go on” Titanik’ten bile iyi olmuş. Sonunda bitmeyen çeviri bitti ve sahibine gönderdim.
Pazar günü biraz daha erken kalkıp duş aldıktan sonra geçen yazın Resurrection Fest’ten Testament, Megadeth’in videolarını bulup izledim. O arada hocamın kitabını biraz daha çalıştım. Öğleden sonra hocam aradı. Hoca hanımla birlikte şehir içinde işleri varmış. “İşimiz bitince sana geliriz. Hazırlığını yap,” dedi. Onlar gelene kadar ortalığı toparladım, yemeği hazırladım. Geldiklerinde anahtarı tutturup “Su bitti, alıp gelmem lazım. İçecek ne alayım,” diye sordum. “Gerek yok” dediğinde anlamamıştım. Hocamlar kola içmeyi seviyor diye suyla birlikte kola da aldım ama meğer o da ben kola içmiyorum diye meyve suyu getirmiş. Yemek hazır olana kadar hocamlara peynir ekmek, çay verdim. Bir yandan salatayı hazırladım. O arada yeni işimin ve başka birine bir iş teklifimin hakkında konuştuk. Türkiye’yi, Moğolistan’ı, kendimizi çekiştirdik. Kızlarının küçük bebeğini geçen gün üşütmüşler. Benden çıkınca oraya gideceklerdi. O yüzden bugün de lafı çok uzatamadık.
Bugün hava dün gibi değil, durgun ve ılık idi. Yine zamanımın çoğunu boşuna geçirdiğimi düşündüm ama yeni işe başlamadan hocamın kitabını biraz daha ilerletmeyi istiyorum. O arada becerebilirsem biraz da dinleneyim.