Levent Kaya

TEDY, Sel, Hürrem, Roman, Naadam, Avarga, Zaan

Levent Kaya

Ayın 9'unda Türkiye’ye özel bir uçuş olacak. Pazartesi günü öğle üzeri konuyla ilgili bilgi almak için Büyükelçiliğe gittim. Gitmekte geç kalmıştım, öğle arası oldu. Hakan Bey’in telefonunu tamir için TEDY’ye gittik. Öğleden sonra Berat Beyi görüp uçuş ile ilgili durumu öğrendim. Geçen hafta gelen iki ay süreli oturma iznimle ilgili bilgi de verdim. Eve dönmek üzereyken güçlü bir yağmur bastırdı ve dininceye kadar beklemek zorunda kaldım. Eve yürürken birçok yerin gölcüğe döndüğünü gördüm. Meğer şehrin birçok yerini sel basmış.
Ertesi sabah dokuz gibi hocam arayıp “Geliyorum, hazırlan” dedi. Uzun süredir Hürrem’e teslim edemediğimiz çayları götürüp verdik. Hocam düşündüğümden bir saat erken geldiği için vardığımızda daha Hürrem bile hazır değildi. Çay, irmik ve bulguru teslim ettik ama yemek için epeyi bekledik. Neyse, bu arada hocamla Naadam’dan sonra memlekete gitmek, kitapların baskı hazırlığı ve benzeri konuları konuştuk. Öğleden sonra üst üste arayan biri vardı. Başka bir yerde beklendiğim için hocam ayrılıp gitti. Geri dönerken Le Bistrot’da Galli arkadaşım Dan ile karşılaştım. Dolayısıyla eve dönmem epeyi gecikti.
Çarşamba günü geç kalktım. Öğleden sonra epeyidir bitiremediğim kitabı sürdürdüm. Bayrama kadar bu kitabı bitirmek istiyorum. Marketten su alıp eve döndüm. İkindi üzeri beş gibi yine sağlam bir yağmur başladı.
Perşembe günü öğleden sonra İsmail’in iptal edilen uçuşuyla ilgili THY’na gittim. Uçuş iptal edilmiş ama henüz ne olacağı kararlaştırılmamış. Ayın 15inden sonra belli olacağını öğrendim. Geri dönerken yağmur atmaya başlayınca kendimi alış veriş merkezine attım. Ben içeri girdikten sonra yağış daha da şiddetlenmiş. Geçenki selin bir benzeri yine gelmiştir. Boş durmamak için romanımı okumayı sürdürdüm. Samsun’dan Vasfi Mamuş görüntülü arayıp Türkiye’nin güncel durumlarıyla ilgili anlamadığım konuları zorla anlatmaya çalışırken Bilgee arayıp beni kurtardı. Biraz sonra beni aldı ve Hürrem’e yemeğe götürdü. Oradan çıkınca da yağmur yüzünden işleri hafiflediği için saat 9'a kadar lafladık. Bu arada kimi yavaşlayıp kimi coşsa da yağmur hiç kesilmedi. Samsun’da ortaokulu yatılı okuduğum dönemlerde yağmuru severdim. Şimdi ise yaşam için önemli olduğundan itiraz etmiyorum.
Cuma günü öğleden sonra kaynanası teyze ile buluşup İsmail’e yeni yiyecek ürünleri için para gönderdik. Sıramız geldiğinde saat üç buçuğa gelmişti ve sistemin o andan başlayarak bayram izni bitene kadar kapalı kalacağını söylediler. İsmail’in “gönderin” demesi üzerine işlemi yaptırdık. Sıra bize geldiğinde yine sağlam bir yağmur başlamıştı. Teyze çantasında şemsiyesi ile gelmiş. Kendisi otobüs durağına giderken beni de Curry’ye bıraktı. Amjad’a uğrayıp durumu anlattım. Kuşkusuz karantina dolayısıyla herkes gibi onların da ürün ihtiyacı var ama ekonomi sıkıntılı kuşkusuz.
Cumartesi günü geç kalkıp sağlam bir kahvaltı ettim ve günü bununla geçirmeye karar verdim. Son günlerde çok kilo aldım, tek öğüne geçsem iyi olacak. Bugün Moğol devletinin ulu bayramı 3 günlük Naadam’ın ilk günü. Bayram yüzünden her yer kapalı ama neyse sitenin küçük marketi açık olduğu için su alabildim.
Pazar günü daha da sakindi. Dün ve bu iki günü tek öğünle geçirdim. Bir nedeni kilom, diğer nedeni ekonomim. Bu kez dışarı öğleden sonra biraz daha geç çıkıp Erhembayar’ın romanını okumaya başladım. Sanki bu kitap öncekine göre daha kolay okunacak. Ekmek bittiği için dönerken sitenin marketine uğradım. Orada zaten dün ekmek kalmamıştı. Yenisi gelmemiş. Geleceği zamanı sordum; 16sı dedi. Evde olağan durumda bile hep 1-2 fazla ekmek bulunduran ben bayram günü ekmeksiz kaldım iyi mi? Ekmek bulamadığım için ben de pasta (makarna) ile idare edeceğim. Bu yıl güreşlerde Uvs’tan biri avarga (birinci) oldu. Kutlu olsun. Bu konuda Cavhlan adlı şarkıcının yazdığı mesaj olay oldu. Boş işler. Unutmadan, Erbolat’ın kursunun güreşçisi Mustafa da zaan (yarın final) oldu. İkisini de kutlarım.