Levent Kaya

Vize, Para gönderme, Maydanoz, AB Kimliği, Yağmur, Uyku, Tövşintulga

Levent Kaya

Pazartesi günü öğleye doğru hocamı aradım. Onu aşkın arkadaş grubu Cengiz Kağan’ın doğduğu yere kadar gezip gelmişler. Öğleden sonra yabancı öğrenci bürosundan Buyanhand hoca aradı. Oturma belgem gelmiş. Hemen çıkıp okula gittim. Hava çok bunaltıcı olduğu için odasına girdiğimden saçımdan ter damlıyordu. Kimliğimi verdi. Eylül’ün 1ine kadar uzatılmış. Bir yıllık ücretin iki katı parayı iki ay için mi aldılar diye bir anda öfkelendim. Tabi bu kadının suçu değil ama dertleşecek ilk o vardı.

“Olağan dışı durum yüzünden…” diye başlayan mazeret zincirinde olağan dışı durumdan en çok mağdur olanlardanım. Dahası da var. Güz dönemi dersler olağan sürerse vizemi bir yıl daha uzatmak zorunda kalacağım. Sürmezse tüm öğrencileri yurt dışına çıkmaya zorlama durumları varmış. Eh hayat!


Salı günü zaten ne uyandığımı anladım, ne de uyuyabildim. Birkaç saat acı içinde yatakta döndükten sonra bir duş aldım. Sıcak duş bedenimi yumuşattı. Ancak ondan sonra uyuyabildim ve uyandığımda on bire geliyordu. Öğleden sonra İsmail’e para ulaştırma yordamı aramaya başladım. Sonunda Ali Bey ile anlaştık. Onun hesabı Golomt Bank’ta imiş ve yakın çevrede şubesi yok. İsmail’in de hesabı olan şubeye gittiğimde 16:15 ve kapı kilitli; müşteri almıyorlar. Ter yine üstümden sanki akıyor. Ali Bey’i anlatıp durumu bildirdim. Parasını ona yarın vermemi söyledi ve bu arada İsmail’e karşılığını ulaştırmıştı bile.


Çarşamba günü öğleden önce eve en yakın Golomt Bank’ı bulup Ali Bey’in parasını göndermek üzere evden çıktım. Dönüşte yine kitabımı biraz okuyup manavın maydanoz getirip getirmediğine baktım. Bu arada Bilgee’ye akşam beni almasını söyledim. Evde videolara bakarken Hakan’ın mesajını geç görmüşüm. Tam Bilgee’den umudu kesmiş Hakan’a derse başlama mesajı gönderirken Bilgee arayıp işten ancak çıktığını söyledi. Saat akşamın onuna geliyordu. Dolayısıyla dersi erteledik. Bayrama kadar işler yoğun ve diğer eleman izin aldığı için Bilgee yalnız. Bugünlerde hep böyle. Durumu çok güzel ifade etti: “Çalış, çalış… Ama para yoook!” Eve vardığımızda doğal olarak herkes yatmıştı ama asıl neden bir süre elektrik kesilip biz eve varmadan hemen önce gelmesiymiş. Yeni modemin şifresini girip evi aradım. Bizimkiler yol hazırlığı yapıyordu.


Perşembe günü öğleden sonra Hoca Hanımın öğrencileri geleceği için hazır maydanoz da varken kimi hazırlıklarına yardım ettim. Aynı nedenle Hürrem’e çay götürme işi yarına kaldı. Hocam gelini ve torunları yazlığa götürüp geri gelirken beni de eve bıraktı. Ayrılırken “Yarın gelmeden ararım” dedi. Bizimkilerden bir süre ses çıkmadı. Çıktığında ise evdeydiler. Meğer yeğenimin AB kimliği yanında olmadığı için uçağa almamışlar. Biletler de yanmış. Lanet olası bürokrasi! Yeğenim keyifsiz televizyonun önüne uzanmış çocuk kanalına bakıyordu.
Cuma günü erken kalktım ve enerjim yüksekti. Öğleden hemen sonra sınıf arkadaşım çağırınca kursuna gittim. İngilizce bir dersi vardı ve bir iki konuya yardım ettim. Tam eve dönmek üzereyken sağlam bir yağmur bastırdı. Öyle olunca biraz daha bekledim. Eve girdiğimde yediye geliyordu ve çok yorgun olmama karşın evde su olmadığı için çıkıp sitenin küçük marketinden su aldım. Bugün yeğenim daha keyifli idi.
Cumartesi günü erken uyandım ama neden olmadığını bilmediğim bir nedenle ruhum hâlâ uyanmamıştı. Kahvaltı edince uykum yeniden bastırdı. Bir daha yatıp öğlen kalktım. Yine de uyanamıyordum. Baktım olmayacak, haftalardır ilk kez kahve içmeye Cafe Bene’ye gittim. Gitmişken romanımı okumayı da sürdürdüm. Küçük (regular) boy sert bir kahve içtim ama akşama kadar yine de uykum açılmadı. İkindiden sonra gökyüzü yine bulutlarla kaplandı. Bir sürü video izledim ama gözlerim hâlâ yarım kapalı.


Pazar günü geç saatte kahvaltıya oturdum. Saat tam yarımda önce hafiften başlayan yağmur kısa sürede iyice şiddetlendi ve bir ara yine dolu attı. Kaç yıllık arkadaşım Tövşintulga ile Pazar günü öğleden sonra Hürrem’de görüşmek üzere önceden sözleşmiştik. İlk kez gideceği yere önceden varıp karşılamak için saat iki gibi evden çıkıp yürüyerek oraya vardım. Yolda geçtiğim kimi yerlerde dolu taneleri yığılmış duruyordu. Saat tam üçte o da geldi. Hem yemek yiyip hem de bir iki düşüncemi konuştuk. Önümüzdeki yaz için bir iki hazırlık diyeyim. Onunla söyleşimiz sürerken Hakan Bey yemeğe geldi. Tövşöö gittikten sonra Hakan Beyle ve mekân sahibi Halit Beyle de çay eşliğinde lafı uzatmışız. Hakan Bey ile çıkıp yürüyerek merkeze döndük. Eve geldiğimde saat on bir buçuk idi. Samsun’daki Hakan ile online İngilizce dersimizi bitirdikten sonra yattım.