Levent Kaya

Tez, Ansagan, Yeni telefonum, Yeni kitabım, Kendini yakma eylemi, Çay, Nicholson

Levent Kaya

Çeviri işi devam ediyor. Bu hafta artık tez konuma da yavaştan başladım. Daha çok zaman var ama yine de ufaktan hazırlanmak en iyisi.
“Seni arayacağım” dediğinden beri aylar geçen Ansagan Pazartesi günü bir sürprizle aradı.

 

Telefonuma acımış olmalı ki ertesi gün bir daha arayıp bana yeni bir cep telefonu hediye etti. Eski telefonum yontma taş devrinden kalmaydı. Bu yenisi epeyi bir tunç çağı sayılır. Ama burada yaşamayı seçmemden anlayacağınız üzere orta düzey bir çoban olduğum için bu türlü teknoloji şeylerinden çok anlamıyorum. Eskisi de yontma taş çağı olduğu için listem Google hesabıma kayıtlı değilmiş. Şimdi telefonu baştan düzenlemem gerekiyor.

 

Beceremeyince Çarşamba günü Bilgee’den yardım istedim. Bize yakın bir yerde idi. Buluştuk ama işi olduğu için peşinen birlikte koştuk. Son malzemeyi yerine teslim ettikten sonra ona bir kahve ikram ettim. Uzun oturamasak da sorunu nasıl çözeceğimi gösterdi. Zaten mesai saati bitmek üzereydi. Eşiyle haberleşip eve birlikte dönmek üzere onunla buluşmaya gitti, ben de eve döndüm.

 

Günler iki ayı aşkın süredir çoklukla evde kapalı geçiyor ve iyice bunaldım.

 

Perşembe akşamı internete girince yeni kitabımın çıktığını gördüm. Alıp okuyunuz. Hatta bugünlerde evde boş boş oturmayın. Kitaplarımdan bulabildiğinizi alın. ÇOK şeyler öğrenirsiniz.

 

Cuma öğleden sonra Merkuri’ye gittiğimiz sırada bakanlar toplandı. Sonuçta karantinayı Nisan sonuna kadar uzatma kararı çıkarmışlar. Sonunda bir bidon benzin ile parlamento önünde kendini yakma eylemi düzenleyeceğim. Sakin olun, yakmayacağım. Tehdit eylemi, yerse…
Cumartesi evden çıkmayı hiç düşünmüyordum ama Bayanaa çay alacağını söyleyince evden çıkıp işe geçtim. Ortalık sakin, hava ılık. Bayanaa beş Türk çayı alınca, aşhanedeki kızlardan ikisi de birer paket aldı. Kalan iki koliyi de satsak bir güzel olacak ki…

 

Pazar bütün gün evden çıkmadım. Zaten çıkıp ne yapacağım? Dışarıda bahar havası var, inanılmaz. Ama ortalıkta virüs karantinası var. Çeviri, tez hazırlığı, internet derken büyük oyuncu Jack Nicholson’un bir filmine baktım. Malumu bir kez daha ilan edeceğim: oyunculuk, büyük oyunculuk. Geçen hafta da İki Papa ekibi için aynı şeyi söylemiştim, ama öyle.

 

Bir hafta daha virüs karantinasıyla gitti. Kızgınım ama sorumlu kimse yok. Boş durmamak için bardak bardak çay içiyorum.