Levent Kaya

Merkuri, Aydınlatma, Siparişler, Birinci defter

Levent Kaya

Tatil uzayıp bayramlar ve kutlamalar da bitince ortalık durgun. Oysa internete girip Türkiye’ye bakınca onlarca şehit var; her yer kanıyor.
Meyve sebzemiz bitmişti. Pazartesi öğleden sonra Merkuri’ye gidip ne gerekiyorsa aldık.


Eve geldiğimde geçen haftanın yazısını göndermeyi unuttuğumu fark edip hemen gönderdim. Karşılığında Yusuf Bey, zaten internette bir sıkıntı olduğunu söyledi.


Salı günü bölüm başkanı arayıp okulda olduğunu söyledi. Gittiğimde odada doktorasını Japonya’da bitiren genç ile ikisi vardı. Oturup biraz konuştuk. Benden ödev olarak Köl Tigin’i istedi. Yine görüşelim ama ikimizin (genç hocayı gösterip) birkaç günlük bir yazı işi var, dedi. Adam bölüm başkanı iken boş bulmak ferman istiyor. Bunu hatırlatıp bölüm başkanlığı görevini daha ne kadar yürüteceğini sordum. Bir yıl kalmış. O arada “Borcigin” konusunu konuşmayı yine unuttum.


Çarşamba günü kirayı ödedim. Bu ayı da sorunsuz atlattık. Sonra artık işlemeyen aydınlatmaları değiştirmek için Zuun ail’a gidip birkaç ampül ve floresan aldık. Bu arada Samet Perşembe günü Bilgee ile buluşma ayarlamış. Perşembe günü Bilgee’yi görmek bölüm başkanını görmekten daha zor ama en azından niyet belirtmişler.


İşin ilginci, Perşembe günü çevirimi bitirmemin üzerinden çok geçmeden Bilgee arayıp nerede olduğumuzu sordu. Evden çıkmış, Pedagoji Üniversitesinin oralarda kısa bir işini görüp bize geldi. Günün sürprizi. Birlikte çıkıp üçümüz dışarıda takıldık. Yemekten sonra bir kafeye geçtiğimizde Hakan Bey de istediği çayı almaya geldi. Ayrıca, ertesi güne başka siparişler olabileceğini söyledi.


Türkiye’de internete bir şey oldu. Hafta başı gönderdiğim yazı Perşembe günü siteye hâlâ konamamıştı.


Cuma günü erken uyandım. Tam çevirim biterken siparişler geldi. Bu arada Samet’in midesi ağrıdığı için pek bir şey yiyemiyordu. Havalar ılık ama üşütmüş olabilir. Teslim için öğleden sonra üç buçuk saatini belirlediler. Ona göre evden çıkıp hazır ve yarı hazır yemekleri sahiplerine ulaştırdım.


Erken yatmama karşın Cumartesi günü geç uyandım. Samet bugün daha iyi idi; kahvaltıyı birlikte ettik. Bugün başımı bilgisayardan pek kaldıramadım. İkindi üzeri Samet gezmeye çıktı. O arada hocamın kitabının ilk defterinin sayısını unuttuğumuncu gözden geçirme işini bitirmek üzereyken Samet geldi. Hava çok soğuk değil ama dışarıda kar var. Haberiniz olsun; burada kar -10larda yağıyor. Isı -30ken kar yağmaz.
Pazar sabahı geç kalktım. Çevirinin birazına bakıp kahvaltıya geçtim. Samet tost yapmayı teklif etti. Doğrusu Türkiye’den buraya tost makinesi getirme fikri başta bana çok abartı gelmişti ama kimi sabah iyi oluyor. Kahvaltı sonrası yine çeviriye devam ettim. Samet Türkiye mezunu bir arkadaşıyla görüşmeye Han-Uul’a gitti. Akşam üzer ev temizliği bitip dışarı çıkmak üzereyken geri geldi. Dışarısı karlı, ama hava ılık. Ulaanbaatar’a bahar gelmiş. Eve döndüğümde Sinop’tan kardeşim görüntülü konuşmak istedi; biraz lafladık. Peşinden Samsun’dan Kenan Sifu aradı, lafladık. Berkant Gulca’dayken yazdığım notlarımın basımını Salı gününe yetiştirme düşüncesiyle birkaç şey sordu. Yetiştirmek için sıkı çalışıyor.