Levent Kaya

Kay-Höömii, Lotus, Yılbaşı, Kam arbışı, Yorgunluk

Levent Kaya

Seyyah Doktor programının Tifyapım ekibi haftanın ilk günü kay, ya da höömii, hangisini demek isterseniz müzik ve iyi bir restoran zincirinin bir şubesinde fine-dining söyleşisi çekmek istiyordu. Pazarlama müdürü öğleden sonra 2-5 arası bizim için uygun dediği için müzik icrasını öne aldık. Ama müzisyenimiz bizi en azından bir saat ve geri dönüş yolundaki trafik sıkışıklığı üstüne 1 saat geciktirince fine-dining işi ertesi güne kaldı.
Salı günü erkenden Lotus Yetim Evi’ne gidip oradaki işi hallettik. Zaten Didi Kalika Avustralyalı olduğu için aracılığıma gerek kalmamıştı. Geri döndüğümüzde fine-dining işine el atmaya niyetlendik ama eski yılın son ve yeni yılın ilk günü tatil verdikleri için o iş tümüyle yattı.


Bunun üzerine arkadaşlar öğleden sonra sokak görüntüleri almaya karar verdi.


Akşam buluşmak üzere sözleşmiştik. Seyyah Doktor bir Hint lokantasına gitmek istedi. Gittik ve hemen bütün yemekleri o sipariş verdi; ama sonuç ne yazık ki beklediğimiz gibi olmadı. İstediğimiz yemeklerin yarısından fazlasını tabakta bırakıp kalkarak otele döndük. Saat 10 sularında otele girdiğimizde meydanda yılbaşı etkinliği başlamıştı bile. Personelin bizim için lobiye taşıdığı masaların çevresine oturup lafladık. Bir ara gece yarına yarım saatten az kaldığını fark edince, soğuk almış olan Ufuk bey dışında kalkıp meydana indik. Vardığımızda vali söz alıyordu. Konuşması bitince biraz takılırız sanıyordum ama dev ekranda geri sayımın 6’dan başladığını gördüm. Meğer otelden çıkmakta düşündüğümden geç kalmışız. Bir anda meydanın güney yönünde, muhtemelen Çoijin Lama Manastırı avlusundan havai fişekler ateşlenmeye başladı. Arkadaşlar dakikalarca çok güzel kayıtlar aldılar. Sonra, zaten dibe vuran soğuktan kaçıp otele geri döndük. Bundan sonra da bir saat kadar laflayıp eve döndüm. Hava inanılmaz soğuk olduğu için bir an önce eve ulaşmak için bu yolu belki de ilk kez koşuyordum.


Ertesi gün hemen her yer sakindi. Ekibin çekimi de akşam olacağı için sabah evde dinlenmeye çalıştım. Öğleden sonra otele gittiğimde ekibin gündüz biraz meydan çevresi ile Seul Caddesinde çekim aldığını, meydanda çekim yaparken polislerin müdahale ettiğini öğrendim. Sorun çıkmamıştı elbet. Onlar da çekimi polisler gittikten sonra tamamlamış.
Akşama takvim yılının ilk günü için udağan ablamızın hazırladığı bir kam arbışı (ayini) vardı. Arbış akşam 8de başlayacağı için 6 buçuktan sonra yola çıktık. Elim boş gitmemek için yolda sürücü arkadaşımızın tanıdığı bir markete girip yiyecek, içecek aldım.


Eve vardığımızda herkes gelmişti. Gelenler arasında ikisi Arhangai’dan, biri Hovd’dan, biri Tıvalı, ev sahibesi ablayla birlikte 6 kadın 2 erkek şaman vardı. Diğer tümü ev sahibinin talebeleri imiş. Arbış’tan önce ev sahibimizden kısa bir söyleşi aldık. Sonra, planlandığı gibi 8’de diğer keçe eve geçtik ve arbış başladı. Çapı 6, 25 m olan bir keçe ev içinde 8 kam, bunların en az 1 kiminin 2 yardımcısı, bunun dışında 4-5 konuk ve 4 kişi de çekim ekibi olduğunu düşünün. Kuşkusuz koca bir karmaşa vardı. Ama sizleri temin ederim; yaşamımın en sıra dışı deneyimini, doruk noktasını bu gece yaşadım. Daha önce iki kam arbışı daha görmüştüm, ama birer kam vardı. Bu geceki gibi bir arbışı gören zaten çok az olmuştur; kaydını alan olduğunu ise hiç sanmıyorum. Ekibimiz böyle bir kayıt aldığı için çok şanslı. Kapanışı harika yaptılar.


Ertesi sabah uçakları 10:25e idi ama yine de Doktor Seyyah Sadi Vural hava alanına erken varmak istiyordu. Saat 8 olmadan yolcuları hava alanına bırakmıştık. Arabamızın plakası 9 ile bittiği için Perşembe günü şehir içi trafiğine çıkması yasak. Dolayısıyla koca bir çember çizerek geri döndük. Eve vardığımda saat 10 olmuştu. Bir haftadır epeyi yorulmuşum. Kendimi hemen yatağa attım.


Cuma ve Cumartesi günlerim görece durgun geçti. Ama Cuma günü planlı Dil Bilimi Tarihi sınavı için okula bir uğradım. Bu arada, korktuğum diğer dersin sonucu için sisteme baktım; hocam bana 98 layık görmüş. Kendisine teşekkür borçluyum. Cumartesi günü sabah da İngilizce konuşma dersi kaldığı yerden devama geçti.


Pazar sabahı geç kalktım. Yorgunluğum hâlâ geçmemişti; şimdi söylüyorum, hâlâ geçmedi. Öğleye doğru oturup biraz çeviriyle ilgilendim. Öğleden sonra yürürüm diye dışarı çıkıp Merkuri’ye gittim. Evde eksilen bir sürü yeşillik aldım. Emekli öğretmen teyze bana bir poşet meyve hazırlayıp hediye etti; sağ olsun, eksik olmasın. Havalar ılıdı, bugün -10u gördük. O yüzden geri dönerken epeyi terlemişim.


Gelecek İngilizce dersine hazırlanıp haftayı yorgun kapadım.