Av. Tufan Akcagöz

ADAM

Av. Tufan Akcagöz

Bilinen hikayedir.
Yıl 1925. Yer Çankaya köşkü.
Sofrada kimler yok ki? 
Ama Atatürk'ün baş konuğu, gençliğinden beri hayranı olduğu, şairi azam olarak tanınan Abdülhak Hamit..
Ünlü şair, kendisinden oldukça genç bir Belçikalı hanımla evlidir. Meyler birer ikişer kana karışınca Abdülhak Hamit söze girer: 
Eşini göstererek;
'Var mıdır Türkler arasında böyle bir hanım?'
Masayı bir sessizlik kaplar. 
Çünkü herkes yemeğe eşleriyle katılmıştır.
Kadınların bulunduğu bir masada, başka bir kadın  üzerinden saygısızlık yapılmasına Atatürk fena bozulur ama masanın tadını kaçırmamak için yutkunur ve sözünü düzeltmesi için Abdülhak Hamit'i uyarmak amacıyla,
'Ne buyurdunuz beyefendi?' der.
Abdülhak Hamit,
'Bana beyefendi demeyiniz. Lütfen sadece adam deyiniz.' diyerek yanıtlar Atatürk'ü.
Bunun üzerine Gazi Paşa,
'İşte o dediğinizi diyemediğim için size beyefendi dedim ya !' diyerek şaire karşılık verir.
Bakın çevrenize..
Ne çok, beyefendi var, hanımefendi var..!  
Bıraksalar, üç beş gün ceza yasası mülga kabul edilse; bilseniz onlara neler neler diyeceğiz ! 
Hiç hak etmedikleri yerde, hak etmedikleri koltukları işgal eden bu tür kişiler, kimi zaman kifayetsiz muhteris, kimi zaman kaba softa ham yobaz, bazen de en tanıdık bildik kişilerden, çok yakınlarımızdaki kişilerden oluşmuyor mu? 
Beyefendi diyoruz, çünkü onlara dair aklımızdan geçen unvanları söylesek kıyamet kopar. 
Hanımefendi diyoruz, çünkü korkunç bir günah galerisinin üstünde taht kurmuş oturuyorlar; aklımızdan geçenleri yüzlerine söylesek, kuduz köpek misali saldırmalarından imtina ediyoruz. 
Hasılı, adam olmak zor zanaat. 
Doğrusu insan olmaktır asıl; insan olabilmek. 
Hele ki iyi insan olabilmek.. 
Sanatta, siyasette, meslek yaşamında..
Fırından ekmek alırken, trafikte ve postanede kuyruk beklerken..
Sınav esnasında, loş bir sınıfta eski bir okul sırasına dayamışken dirseğini..
Bir büyük görev verilmişken; ağır ağır içinize çekiyorken aldığınız rütbenin heyecanını.. 
Sizden küçüklere, gerçekten büyük gibi, yani büyük bir tevazuyla onun eşitiymiş gibi davranabiliyorken..
Yürürken, koşarken..
İnsan olabilmek terazisi her zaman başınızın üzerindedir.
Bu terazinin insan yanı ağır basmazsa şayet, yüzünüze belki beyefendi ya da hanımefendi derler ama bu size adam ya da insan diyemediklerindendir.