Av. Tufan Akcagöz

EKMEK YOKSA PASTA YİYİN

Av. Tufan Akcagöz

Fox Tv Ana Haber’de yayınlanan görüntüleri izlediniz mi bilmem. 

Bir baba, İşkur'un önünde elinde termos, hem iş arıyor, hem çay satıyor. 45 yaşındaki adam, “En son, kızım ‘baba evde ekmek yok’ dedi. Evde termosum vardı çayı demledim….” dedikten sonra gözyaşlarına boğuluyor.
Asgari geçimini dahi sağlayamayan vatandaşımız bir tarafta, milletin gözünün içine baka baka israf içinde yaşayanlar bir tarafta..
Sarayda hala ejder meyveli smoothie yeniliyor mu bilmiyorum ama Sayıştay'ın açıkladığı rapora göre başlangıç ödeneği 845 milyon lira olan Cumhurbaşkanlığı, yıl içinde 1 milyar 648 milyon 678 bin lira bütçe kullandı. Aylık harcama 137 milyon, günlük harcama ise 4.5 milyon liranın üzerinde.
Ne âlâ memleket!
Birinin evinde ekmek yok, birinin keyfi arş-ı âlâda.
Ortalıkta milyonluk makam arabaları. Valisi, genel müdürü, belediye başkanı.. Hiç biri de 'ben bu kadar pahalı araç istemem, binmem ben bu arabaya' demiyor.
Vatandaşın bu içler acısı halini görmeden yaşamaya çalışmak, körlükten, vicdansızlıktan başka şey değildir. İnsan bunları bile bile nasıl rahat uyur?
Bir fotoğrafta, dünyanın diğer ülkelerine yardım gönderen ülke, Türkiye..
Diğer fotoğrafta, çöpten ekmek toplayan, kalabalık olur diye İşkur'un önünde çay satan vatandaşın ülkesi, Türkiye..
Siz kimi kandırıyorsunuz?
Bütün bunlara sessiz kalmak, yaşanan açlığın ve sefaletin sorumlularıyla aynı günahı paylaşmak anlamına gelir. İnsan olan bütün bu olan biteni sorgular. 'Bana ne!' diyen, insanlığını sorgulasın. Görmezden gelen, asla vicdan sahibi değildir.
Sorsanız, 'ekonomi tıkırında' diyorlar..
Hadi canım!
Timur Selçuk'un, 'Ekonomi tıkırında' şarkısını bilir misiniz?
'Ekonomi tıkırında.
Ekonomi tıkırında
İşsizlik pahalılık
Konjonktür enflasyon
Milletçe fedakarlık
Kriz bunalım derken
Bilançoya bir baktık
Bu yıl iki misli kâr
Hayret şu işe bak sen
Nerden geldi bu kârlar
Kime gitti bu kârlar..?'
Böyle bir ironi, bugünlere de lazım. Kime gidiyor yoğurdun kaymağı, ortaya serip dökmek lazım.
Vergi borçları silinen iş adamlarını, himaye edilen holding sahiplerini, yandaş müteahhitleri, milletin sırtından hiç inmeyen komprador şirketleri... Bir bir afişe etmek lazım.
Ekonomi tıkırında mıkırında değil birader.. Bunu kim söylüyorsa, yalan söylüyor. Dolar yine uçuşa geçti. Ülke her geçen gün daha çok ekonomik bir uçuruma doğru sürükleniyor. Bunları göre göre, bile bile susacak mıyız?
Sırtını 50 bin liralık kalorifer peteklerine dayayarak halka evde kal çağrısı yapan damat Berat bey, kayınpeder kontenjanından gelip yerleştiği koltukta ve götüremediği bir işin başında ısrarla bırakılırken, millet perişanlığı yaşıyor.
Kadının biri günah çıkarma hücresine girmiş ve başlamış anlatmaya:
'Beni bağışlayın peder, kitapta yazılı olan yedi günahtan biri olan kibir suçunu işledim. Günde iki defa aynaya uzun uzun bakıp, kendi kendime ‘Ben ne güzel kadınım’ diyorum.'
Bunun üzerine peder, aradaki perdeyi açıp kadına yakından bakmış ve şöyle demiş:
'Hanımefendi, size çok iyi haberim var. Günahınız yok.Yanlışınız var.'
Her gün aynanın karşısına geçip güçlü bir ülkeyiz diye kendimizi övüyoruz.
Çok farklı değiliz biz de..
Ancak bu kadından tek farkımız, hem günahımız var, hem de yanlışımız..