Av. Tufan Akcagöz

EVE LAZIM OLAN

Av. Tufan Akcagöz

Sanki bugünler için söylenmiş bir darbımeseldir:

'Eve lazım olan camiye haramdır'
Evinize lazım olan kilimi camiye sererseniz, buna hiç kimse iyilik yaptı gözüyle bakmaz. Çünkü, ev ahalisini tehlikeye atarak, görmezden gelerek yapılan iş, yardım olmaz.
21 Mart'tan bu yana Türkiye olarak evlerdeyiz. Verilen talimatlara, küçük istisnaları ve 10 Nisan gecesi Süleyman Soylu'nun müthiş kararı sonucu insanların hurra sokağa atlamasını saymazsak, uyuyoruz. 
Yirmi yaşın altı ve altmışbeşin üstü için mutlaka bir formül düşünülmeli fikrimi hala koruyorum. Çünkü, bu iki kesim de hakikaten yoruldu. Sabahları bir kaç saat mı müsaade edilir, yoksa başka bir program mı düşünülür bilmiyorum ama mutlaka bir çıkar yol bulunmalı, çünkü işin psikolojik tarafı hiç şakaya gelecek gibi değil. Yaşanılan sürecin, sürekli sokağa çıkma yasağı olan yirmi yaş altı ve altmışbeş yaş üstü için ev hapsinden farksız olduğunu görmek gerek. 
Güvenlik güçleri gerekli tedbirleri alıp, gerekli uyarıları yapıyor. Çarşı pazarda, ufak tefek yakınlaşmaların dışında, vatandaşın da konulan kurallara uyduğunu görüyoruz. 
Bu arada Adana'da, 17 yaşında bir gencin polis tarafından dur ihtarına uymadığı için kalbinden vurulup öldürülmesi, güvenlik güçlerinin çalışmalarına gölge düşürmüştür, bunu söylemeden geçmek insan olana yakışmaz. 
Öldürme kastı yok diyorlar..
Polis şayet yaralama kastıyla hareket ettiyse, çocuğu kalbinden neden vurdu?  
Bu bir acemilik ise bu polise silahı kim verdi? 
Her açıdan ürkütücü. Çünkü hepimiz sokaklarda geziyoruz. 
Gencecik bir çocuk, sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği için uyarılıyor, durmayınca da vuruluyor.
Bırak kaçsın.. 
Yazık değil mi gencecik delikanlıya?
Bu konu, enine boyuna soruşturulmalıdır. 
Gelelim hükümetin icraatlarına.
Önce ticaret bakanı, maskeyi uygun bir ücretle satacağız dedi.
Sonra Cumhurbaşkanı, ücretsiz vereceğiz dedi. Herkes e devlet üzerinden başvurusunu yaptı. Tabi, interneti ve buna uygun imkanı olanlar..
Neredeyse iki aydır sosyal izolasyon içindeyiz.
Kiminin maskesi var, kiminin yok. 
Kiminin beyaz maskesi, siyaha dönmüş. 
İşimiz gücümüz oluyor, mecburen dışarı çıkıyoruz. 
Eczacı bir arkadaşıma sordum, '200 maske gönderdiler. Nüfusa göre oldukça yetersiz. Zaten gelir gelmez bitti.' dedi.
Şu işi planlamak bu kadar mı zordu?
Bir defa daha iddia ediyorum, maske dağıtım işini belediyelere verseler, mesele çoktan hallolmuştu. 
Hükümet iş bitirmek yerine, komşular alışverişte görsün misali reklam peşinde koşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Biz kendimize yeterli olmanın ötesinde, dostlarımıza destek verecek seviyelere ulaştık. Bugüne kadar 55 ülkeye malzeme desteği verdik. Son olarak ABD'ye, maske, siperlik, N 95 maske, tulum ve dezenfektanlardan oluşan malzemeleri gönderiyoruz' dedi. 
İyi de, biz bu durumda, tığ-ı teber şah-ı merdan kendimize yetmiş mi oluyoruz.
Güldürmeyin adamı.