Av. Tufan Akcagöz

YASAKLAR

Av. Tufan Akcagöz

Altmışbeş yaş üstü 21 Mart'tan bu yana, yirmi yaş altı ise 3 Nisan tarihinden itibaren yasaklı.
Sokağa çıkamıyorlar.


Bu elbette önce, belirlenen yaş grubunun sağlığı için, ama temelinde korona virüsten korunmak adına alınan bir önlem.


Gençlerin korona virüse yakalansa bile yaşlılara göre daha kolay atlattıkları, vücut dirençlerinin şayet herhangi başka bir kronik rahatsızlıkları yoksa bu hastalığı alt edebildiği söyleniyor.
İstisnaları da vardır muhakkak.
Çünkü dünyanın çeşitli yerlerinde genç ölümlere de rastlıyoruz.


Hem gençler, bu virüse yenik düşmeseler bile taşıyıcı olma ihtimalleri büyük olduğundan onlar açısından alınan sokağa çıkma yasağı tedbiri gayet normal.


Altmışbeş yaş üstü için de öyle.
Çünkü izolasyon sağlanmadıkça, bu hastalığın yayılma hızıyla baş edebilmek pek mümkün görünmüyor.


Hasta sayısı çok artmasın ki, mücadele layıkıyla yapılabilsin.
Doğru.


Çünkü sağlık sisteminin kapasitesinin üzerine çıkıldı mı, risk artıyor.
Ancak, ben işin başka boyutuna dikkat çekmek istiyorum.


Altmışbeş yaş üstü 1 aydır, yirmi yaş altı ise 20 gündür evden dışarı çıkmıyor.
Kolay iş değil.


Bu insanların psikolojileri bundan olumsuz yönde etkilenecektir.


Sadece Kemal Sunal fimleri izleterek süreç sonunda insanları sağlam bir psikoloji ile teslim almanın mümkün olacağını pek sanmıyorum.
Tüccarın biri bir gün yolda Veba'yla karşılaşır. Endişeyle Veba'ya bakar ve 'Nereye gidiyorsun?' diye sorar.


Veba, 'Bağdat'a' diye yanıtlar.
'Kaç kişinin canını alacaksın?” diye tekrar sorar tüccar.


Veba, “Çok değil, sadece 5 bin kişi” der.
Aradan zaman geçer ve tüccar yolda yine Veba'yı görür.


Fakat duymuştur ki Bağdat'ta vebadan dolayı 60 bin kişi ölmüştür.


'Bana 5 bin kişiyi öldüreceğini söylemiştin. Oysa sen 60 bin cana kıymışsın” diye hiddetlenir Veba'ya.


Veba ise gayet sakin ve kendinden emin, 'Ben 5 bin kişi öldürdüm.


Geriye kalanı korkudan öldü' der.
İnsanı ayakta tutan şey iskelet yapısı gibi görünse de; hayır, psikoloji de bir o kadar önemlidir.
Günde üç defa aynı yeri silen ev hanımları duyuyoruz.


Bu anlamda gidişat iyi değil.
Hijyen elbette önemli ama sürekli evde kalmanın getirdiği ve korkunun tetiklediği bir takım alışkanlıkların, psikolojik sebeplere dayalı olarak ortaya çıktığı dikkatlerden kaçmamalıdır.
Devlet mutlaka işin bu yönünü düşünmeli, evde kalmak zorunda olan yurttaşlarımızın psikolojilerini de hesap etmeli ve bu yönde gerekli tedbirleri de almalıdır.


Bilmiyorum nasıl olur, nasıl tedbirler alınır.
Mutlaka bu alanda çalışmış uzmanlarımız vardır.
Yoksa insanların bir kısmı fıkradaki gibi, virüsten değilse bile korkudan ölecek.