Av. Tufan Akcagöz

GEBERSİNLER

Av. Tufan Akcagöz

İstanbul Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdür Yardımcısı, sosyal medya paylaşımı ile 'Evde kalsam açım. Çöp toplamak, çocuklarıma ekmek götürmek zorundayım, mecburen dışarı çıkıyorum' diyen bir kadıncağıza 'geber' diyerek hakaret etmiş.


Bunun ardından tepkiler gelince sosyal medya hesabını kapatmış, sırra kadem basmış.
Bugün öğrendik ki, Bakanlık tarafından apar topar görevinden alınmış ve hakkında soruşturma başlatılmış.


Nasıl olsa saniyesinde unutulur.
Tıpkı, vatandaşa 'kavat' diyen, pabuç pahalı gelince kavat demedim, kavas dedim diyen Vali'nin unutulduğu gibi.


Tıpkı masum bir yurttaşı, genç bir madenciyi Soma'da, yine o yurttaşın vergisiyle aldığı ayakkabı ile tekmeleyen Başbakanlık müşavirinin unutulduğu gibi.


Tıpkı, 'İşsizim, ben demi intihar edeyim?' diyen vatandaşa, 'Çatıya çıkana, atla diyoruz!' diyen Belediye başkanının unutulduğu gibi.


Türkiye, 18 yıldır nobranlıkla idare edilmektedir.
Zaman zaman işte böyle ufak tefek olaylarla baş verse de, Türkiye'nin 18 yıldır yönetim anlayışı esasen, halka tepeden bakan, onu istediği gibi aşağılayan bir yapıdan ibarettir.


Yılda bir iki gün kapısına makarna paketi ve kömür torbasıyla gittiğinde o zamana kadar yaptığı halk düşmanlığının unutulduğunu bilen muktedirin, 18 yıldır yaptığı atamaların neredeyse tamamı sakattır.


Sakattır; çünkü muktedir, atama yaparken likayati değil, yandaşlığı esas alır.
O nedenle, Valisi halkı azarlar, Müdürü vatandaşa küfreder.


AK Parti döneminde bunların tamamı sıradanlaşmış, olağan hale gelmiştir.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Müdürü'nün yaptığı paylaşıma bu nedenle tekil bakmak doğru olmaz.


Bu açıdan bakmakta fayda vardır.
Ülkenin en tepesindeki adam, bu nedenledir ki; kafası attığında vatandaşına 'Gözünüze dizinize dursun!' diyerek beddua savurabilmekte, 'Artistlik yapma lan!' diyerek hakaret edebilmektedir.
Şimdi bir Müdür, vatandaşa "geber' dediği için görevden alınıyor.


O Müdürü oraya kim koydu?
Hangi liyakat sahibi elendi de, o adam oralara kadar yükseldi?


Peki o Müdür, 'Açım. Dışarı çıkmak zorundayım. Mecburum.' diyen vatandaşa, 'Ananı da al git!' dese ne olacaktı?
Aynı şey işte..


'Öldük bittik, anamız ağlıyor' diyene 'Ananı da al git!' demekle, 'Açım' diyene 'Geber!' demenin gittiği yer aynıdır.


Bana göre, ettiği sözler vatandaşın büyük çoğunluğunun evde kalmak zorunda olduğu pandemi dönemine denk gelmese, bırakın görevden almayı, bu Müdür'den Vali olur, müsteşar olur, Bakan bile olurdu.


O da onun talihsizliği.
Yarın giderler, o kadıncağızı bulup bir iki koli erzak bırakırlar kapısına..
Afili bir iki poz verirler; yandaş gazeteler basar, candaş televizyon kanalları gösterir..
Olur, biter..
Yine unutulur.


Tabi eğer kadın bulunup da 'Açım!' dediği için provokasyon yaptığı gerekçesiyle hâlâ göz altına alınmadıysa..