Av. Tufan Akcagöz

ŞEHİRLER BANA BİR TUZAK

Av. Tufan Akcagöz

"İhtiyacımız olan şey kahramanlar değil, kahramanlara ihtiyaç duymayan bir toplumdur." diyor Bertolt Brecht..

Milletler, başlarına felaketler yağmadan bu sözü hayata geçirmeliydi.
Olmadı.
Yani, kahramanlara ihtiyaç duymayan bir toplum ve organize olmayı başarmış bir devlet örgüsü yaratabilmeliydi.
Esasen, modern devletin tanımı da budur.
Vatandaşını yaşatmayı başarabilen devlet, modern devlettir.
Hiç unutmuyorum, bir hocamdan dinledim yıllar evvel..
Londra'da yürürken, kaldırıma yaşlı bir kadının yığıldığını görür..
Kimse kadının başına toplanmaz..
O, 'Ne kadar ilgisiz, soğuk millet' diye düşünürken, çok kısa süre içinde bir ambulansın gelip kadına ilk müdahaleyi yaptığına şahit olur..
Şaşkınlığını gizleyemez.
Bizde olsa, başına çullanır, bilen bilmeyen saldırır, yardım edeceğim diye, öldürürdük kadını.
Gelişmiş ülke, iyi organize olmuş memleket demektir.
Bugün, neredeyse bütün dünya bir savaşın içinde.
Daha dün birbirimizi öldürüyorduk, bugün bizi öldürmek için yola çıkmış bir virüsle savaşıyoruz.
İnsanlık olarak ortak bir savaş veriyoruz.
Çünkü biliyoruz ki bu tehlike, ırk, din, dil gözetmiyor.
Bu virüs bize, çoktan unuttuğumuz tarafımızı hatırlattı.
Acaba aramızda, bu bela gitsin Ermenileri öldürsün, Yunanlıların soyunu kurutsun diye düşünen var mı?
Şayet varsa, insanlığını sorgulamalıdır.
Sabahattin Ali, yaşadığımız toprakların belki de en büyük hüznüdür.
Sadece devrinin okur yazarı değil, adeta bugünün yazarı ve eylemcisidir.
Yazıları hala taptaze.
Korona günlerinde yaşıyoruz.
Gerginiz hepimiz.
Sabahattin Ali'nin,
'Şehirler bana bir tuzak
İnsan sohbetleri yasak
Uzak olun benden uzak
Benim meskenim dağlardır dağlar...' dediği yerdeyiz.
Birbirimizden uzak durmak zorundayız.
Adına sosyal mesafe diyorlar..
Yaklaşma, tokalaşma, koklaşma..
Bizim millete söylenecek söz müdür?
Zorlanıyorum, zorlanıyoruz..
Ancak, bir taraftan da bu fedakarlığı yapmak durumundayız.
Cenazeler oluyor, gidemiyoruz.
Camiler hizmet vermiyor.
Meyhaneler kapalı.
Düğünler iptal.
Maçlar tatil.
Dünyada korona virüsü vaka sayısı 900 bini aştı.
Sadece İspanya'daki toplam vaka sayısı 100 bini geçti.
Türkiye'de ise vaka sayısı 16 binlerde ve vefat eden kişi sayısı ise bugün itibariyle 277.
Henüz sokağa çıkma yasağı ilan edilmedi ve vaka sayısının artmasından endişe ediliyor.
Dikkat etmemiz lazım.
Ne kadar evde kalırsak, o kadar iyi..
Ve fakat bir çok iş yerinin çalıştığını, salgının yayılmaması için gerekli tedbirlerin yeteri derecede alınmadığını ve işçilerin evde kalamadığını görüyoruz.
Korona virüsün yayılıp yayılmaması, patronun insaf ve vicdanına terk edilecek bir konu değildir.
İşçiler dışarda ise, korona ile mücadele hep eksik kalacaktır.
Siz evdesiniz ama kargo şirketinin çalışanı, kapınıza kadar gönderinizi getiriyor..
Toplum sağlığı açısından, gerekirse süreli de olsa sokağa çıkma yasağı seçeneği değerlendirilmelidir.
Yoksa iş kötüye gidiyor.
Ya kötü olan ekonomi, daha da kötüye giderse!
O, toplum sağlığının üzerinde ve insan sağlığından önemli bir mesele değildir.
İnsanlık er ya da geç, bu illetin üstesinden gelecektir.
Dileğimiz, daha çok insan kaybetmeden bu işin hallolması.
Haydi o zaman yine Sabahattin Ali ile bitirelim:
"Belki de yeni bir başlangıç yapmanın vaktidir. Yeni bir başlangıç için her şeyi yıkmanın vakti."