Av. Tufan Akcagöz

FAKİR FUKARA GARİP GUREBA

Av. Tufan Akcagöz

Bu hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şey nedir, korona mı?

Yoksa, fakir doğmak mı?
Fukaralık, kötü şey..
Yılmaz Güney'in 'Umut' filmini izlediniz mi?
Fırsat bu fırsat işte, evdesiniz..
İzleyin.
Umut’ta, bir çaresizliği anlatıyordu Tuncel Kurtiz..
Filmi izleyenlerin, şu repliği hatırlayacağını düşünüyorum.
'Fakirin yüzü soğuktur. Niye soğuktur Cabbar Gardaş? Parası yoktur da ondan. Mesela kış gününde, günün en soğuk vaktinde, cebinde paran olsa üşümezsin, hamamdaymış gibi terlersin. Amma velakin para olmadı mı yaz gününde üşürsün. Neden? Çünkü para adamı sıcak tutar.'
Doğru mu?
Şimdi evlere hapsolduk ve hepimiz bekliyoruz.
Henüz başımızda dönüp dolaşan lanetin, her birimizi nasıl etkileyeceğini bilmiyoruz.
Korona günlerindeyiz.
Bu zor günler, en çok da fakir fukarayı yaralıyor.
Bunu kim inkar edebilir..
Hem çalışmak zorundasın, hem cebinde para yok ve dışarı çıkma olanağın da her geçen gün daralıyor.
Elektrik, doğal gaz ve su faturaları birikiyor.
Evde oturduğun için, neredeyse iki misli ödeyeceksin.
Birden, Belediyelerin, bu dönemin gerçek mağdurları için, işinden ayrılmak zorunda kalan, geliri olmadığından ekonomik sıkıntıya düşecek olanlar için başlattığı kampanyayı duyuyoruz ve yüzümüzde tarifi imkansız bir tebessüm oluşuyor.
O nedenle fakir fukara için bu zor günlerde yardım kampanyası düzenleyen Belediyeleri kutluyorum.
Kutluyorum kutlamasına da, sevincim, heyecanım, kursağıma takılı kalıyor.
Hükümet derhal harekete geçiyor ve belediyeler tarafından bağış kampanyası kapsamında verilen banka hesaplarını bloke ediyor.
Böylece, 'Birlik beraberlik içinde olmamız gereken günler' sözü, havaya uçup gidiyor.
Fakirin fukaranın yüzü yine gülemiyor.
Kabul etmek gerekir ki, Ankara'da Mansur Yavaş'ın, İstanbul'da İmamoğlu'nun, İzmir'de Tunç Soyer'in yapmış olduğu işin, elbette kıskanılacak, imrenilecek bir tarafı vardır.
Ancak, ihtiyaç sahibi vatandaşla Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin kurduğu bu sıcak köprüyü kıskanmak ve bu köprünün temeline adeta dinamit döşemek, yine bu hükümete mi düşecekti?
Kendileri, 'fakir fukara, garip gureba' edebiyatıyla geldiler.
Güya, Hz.Ömer kadar adil olacaklardı.
Gördük ve görmeye de devam ediyoruz adaletlerini.
Belediyelerin yardım kampanyalarına müdahele etmeleri de bunu gösteriyor.
Sosyal medya, Tayyip Erdoğan'ın İban paylaştığı ulusa sesleniş programından sonra 'hükümet istifa' çağrıları ile yıkılıyor.
Neden?
Bunu çokça düşünsünler.
Bir an için ve özellikle bugün için birlik içinde olmayı başarmak adına bir şeyler yapmak çok mu zordu?
Milleti bir arada tutmak, o birliği sağlamak hükümetin asli görevlerinden değil mi?
Ama ne!
Kendinden görmediğin belediyelerin faaliyet alanını kısıtla, sonra bu milleti birliğe davet et..
Kayyum atadıkları belediyelere yaptıkları muamele de, tıpkı bunun gibi..
O nedenle, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler doğrusunu yapmıştır.
Hükümet de kendisine yakışanı yaptı.
Çünkü biliyorlar ki, üç büyük belediyenin yardım hesabına giren para, hükümetin iban numarasında toplanan paradan çok olursa, o koltuklarda oturmanın da bir anlamı kalmıyor.
Yoksulluğa, çaresizliğe terk edilen milyonlarca insan, bu günleri unutmaz..