Av. Tufan Akcagöz

CORONA GÜNLERİNDE MARQUEZ

Av. Tufan Akcagöz

İşin şakası yok dostlar.

Siz siz olun, bu virüs vakasını ciddiye alan kişilerden olun.
Tedbirinizi alın.


Çok gerekmedikçe, toplu bulunulan yerlerden uzak durun.
Bol bol kolonya sürünün.


Bulursanız tabi..
Gıdanıza, uykunuza dikkat edin.


Umre'den gelen yakınınız varsa, sabredin; ramazan bayramı yakın, tehlike geçerse o zaman gidin görüşün.


Göreceksiniz, virüs size uğramayacaktır.
Sağlık Bakanı, herkes kendi OHAL'ini ilan etsin dedi.


İşte bu nasıl olacak, onu bilmiyorum.
İmkânı olan, işi de müsaitse, evlere hapsoldu.


Hazır evlere hapsolduk madem, neler yapabiliriz onları konuşalım.
Kitap okuyabiliriz mesela.


Zaten herkes birbirine bolca, bu işi salık veriyor.


İnternet bir gidiverse, daha çok kitap okuruz ya; bunu kimse istemez biliyorum.


Yazıp çizmek için de en verimli zaman.
Bense, saz çalıp türkü söylüyorum.


Keyifli iş.
Belki bazen haftalar geçiyor, dokunmadığım sazımla, bu aralar her gün görüşüyoruz.


Gabriel García Márquez'in 'Kolera Günlerinde Aşk' romanını bilirsiniz.
Romanı bilmeyen, mutlaka filmine denk gelmiştir.


19. yüzyılın sonları, 20. yüzyılın başları arasında, üç kişinin çevresinde gelişen ve acı çekmeyi adeta kutsayan bir hikaye..
Fermina Daza..


Florentino Ariza..
Doktor Juvenal Urbino..


Ve karşılıksız bir aşk.
Ariza hiç bir kadını sevmeden, o kendisine karşılık vermeyen kadını, Fermina Daza'yı düşünerek, onlarca kadının kollarında avunmaya çalışır.
Sağlam bir roman, ne çok malzeme veriyor, sinemaya, tiyatroya..


Kolera günlerinden, korona günlerine geldik.
Sanat adamının ufku geniştir.


Aşk meşk için malzeme çıkar mı bilmem ama evlere hapsolduğumuz şu günlerde, ufku açık edebiyat adamları, mutlaka tüm yaratıcılıkları ile bir çok toplumsal hikaye çıkarabilirler diye düşünüyorum.


Neden olmasın?


İnsanların eve hapsolmak nedeniyle içine düştüğü bunalımdan kurtulması, ekmek kadar, aş kadar önemli.


Devlet, bunun için de bir şeyler yapmalı.
İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, salgın sebebiyle okula gidemeyen çocuklara internet üzerinden masal okumuş.


Güzel değil mi?


Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 2-3 hafta daha evde kalmaktan bahsediyor.
Ki bu sanırım asgari süre.


Bizimkiler de çıksa televizyon ekranına mesela..
Keyifli hikâyeler anlatsalar.


Hep sıkıcı sözler duymaya alıştığımız ağızlardan, keyifli şeyler duyabilsek..
Gülsek biraz.


İlle masal anlatıp hikaye okumaları da gerekmez.


Bilmediğimiz, bizden gizledikleri bir meziyetleri varsa onları da sergileyebilirler.


Çok mu zor?