Av. Tufan Akcagöz

ORKESTRANIN EN GÜZEL ENSTRÜMANI

Av. Tufan Akcagöz

Kadın için zor bir coğrafyada yaşıyoruz.

Doğumuyla başlıyor kadının kara bahtı, kem talihi.
Demek ki hala, Nazım'ın şiirindeki gibi, kadınımızın yeri soframızda öküzümüzden sonra geliyor ki, kadına şiddet uygulayan, onu hakir gören ve rencide eden bir çizgide duruyoruz.
Umut Vakfı’nın açıkladığı ‘2019 Yılı Kadın Cinayetleri’ raporu oldukça ürkütücü.

 

Sadece geçen yıl 415’i silahla tam 564 kadın öldürülmüş.
Biz, izlediğimiz televizyon kanalı lutfedip yayınladıysa, okuduğumuz gazete duyarlılık gösterip haber yaptıysa sadece bir kaç tanesini biliyoruz.

 

Gerisi, istatistikten ibaret.
2020 yılına gireli ne kadar oldu şunun şurasında?
İki ay içinde 56 kadın öldürülmüş.
Şiddet her yerde kol geziyor.
2015’ten bu yana kadına yönelik silahlı şiddet yüzde 27 oranında artmış.
Enflasyon gibi mübarek..

 

Oysaki, Neşet Ertaş'ın dediği gibi, 'Kadınlar insandır, biz insanoğlu'
Bunun ne kadar farkında olduğumuz da, işte ortada.
Erkeğin adam olduğu yerde, kadına her gün kadınlar günüdür derler.
Çok doğru.

 

Şimdi tarih 8 martı gösterdi diye, herkes sayfasında kadınlara yönelik övgü dolu sözler söyleyecek, devlet yetkilileri beylik açıklamalarla bu günü kutlayacak..

 

Oysaki kutlama günü de değil, farkındalık günüdür 8 mart.
Bunca insan kadınlara karşı ince, nazik ve şefkat dolu mesaj veriyor, herkesin sosyal medya hesaplarında çiçekler açıyorsa, dışarıda kadına şiddet uygulayan, onlara yaşamı zindan edenler kim?
Kadın, yeri geldiğinde ana, bacı, kardeş ve ille de hayat arkadaşıdır.
Yoldaştır kadın.

 

Yalnız çıkılan hayat yolunda, erkeğin sırdaşı, arkadaşı, refikasıdır.
Kadınlar için zor bir coğrafyada yaşıyoruz.
Baktığımızda, genel itibariyle İslam coğrafyası öyle..

 

Hiç olmazsa bu topraklardan bir Atatürk geçti de, Türk kadını dünya kadınları ile eşit statüye ilerledi.

 

Kıymetini bilmeyenler olsa da, Türk kadını değerini ve haklarını Cumhuriyetle birlikte elde etmiştir.

 

Osmanlıda ilk nüfus sayımı 1831'de, 2.Mahmut zamanında yapıldı.
Kadınları saymadılar, gerek bile duymadılar mesela.
Bugün hala Osmanlı türküleri söyleyen kadınlarımız varsa, önce tarihi iyi bilecekler, bilmeliler.

 

Türk kadını, Atatürk devrimleri ile birlikte seçmen olabildi.
İlk defa bu sayede, yönetime ortak olabildi.
Atatürk, 'Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.' demek suretiyle, yeni kurulan Cumhuriyet'in, kadını esaretten kurtaracağını ve çağdaş dünya ailesinin bir ferdi olarak onurlandıracağını işaret ediyordu.

 

O nedenle Türk kadınının birinci prensibi, kendisini el üstünde tutan ve modern dünya kabulleri uyarınca haklarını veren laik devrimlere sahip çıkmak olmalıdır.

 

Yoksa bugün Suudi Arabistan'da bu yüzyılda, sürücü ehliyeti alma hakkını kazandığı için sevinen kadınlar var.

 

Atatürk'ün anadolu kadınına verdiği haklar, lütuf değildir hiç şüphesiz.

 

Anadolu kadını, kağnı sırtında cepheye mermi taşırken, kendi çocuğunun sırtından aldığı örtüyü, ıslanmasın diye top mermisine sararken bu haklarının temellerini atmıştır.

 

O nedenle, Türk kadını bu kazanımları sonuna kadar korumalı ve haklarını bilmelidir.

 

Kadınlar..

 

Tüm dünyayı, ağaçları, suları, çağlayanları, dere boylarını, yeşili, kırmızıyı, sarıyı..

 

Gökyüzünü, fezayı, arzı, arşı, kurdu, kuşu..

 

Bunların hepsini bir orkestra olarak kabul edelim..

 

Bu orkestranın en güzel enstrümanı kadınlardır.

 

Hiç bir kadının, evlatları ya da eşlerinin arkasından ağlamadığı, şiddete maruz kalmadığı ve ötekileştirilmediği bir dünya özlemiyle, 8 mart dünya kadınlar gününü kutluyorum.