Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit: “Toplumun yargıya güven duymadığı hukuk sisteminde, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanamaz. Yargı etiği ilkeleriyle insan haklarının korunması ve hukuki güvenliğin sağlanması arasında sıkı bağlar vardır” demiş.
Sanki, siyasi kimlik taşıyan Tayyip Erdoğan'la çay toplamaya ben gittim.
Sanki, külliyede adli yıl açılışına ben koşturdum.
Yargıtay Başkanı'nın kendi yargısından şikayetçi olduğu başka bir ülke olduğunu sanmıyorum.
Bugünlere nasıl geldik ve insanlar neden yargıya güvenmiyor, ona bakmak lazım.
Muhalefet liyakat dedikçe; iktidar, yandaş kayırmacı uygulamalara devam ederse, olacağı budur.
Göreve, layık olanın değil de torpili olanın getirildiğini artık bilmeyen kaldı mı?
Torpilin adını 'referans' eylediler..
Avukatlıktan Hakim Savcılığa geçişte barajı kaldırdılar, ne kadar AK Partili Avukat varsa yargının içine doldu.
Bunların içinde AK Parti İl başkanlığı, ilçe başkanlığı, meclis üyeliği görevlerinde bulunanlar var.
Şimdi bu arkadaşlar adalet dağıtacaklar öyle mi?
Yargıtay Başkanı, 'Toplum yargıya güven duymuyor' diyor.
Allah Allah!
Bu güvensizliğe sebep olanların, söz söylemeye hakkı olabilir mi?
Amerika Başkanı, 'Serbest bırakacaksınız' diyor, bir bakıyorsunuz rahip Bronson dışarda..
Mahkeme tahliye kararı veriyor, belli ki saray rahatsız; aynı gün adam yeniden tutuklanıyor.
Bunların hemen hepsi ülkemizde yaşanıyor.
Bir de yargı reformu yapacaklarmış.
Bu ellerle, reform yapmak kim, siz kim!
Adamlar çete olmuş, devletin içine sızmış..
Yüksek yargıyı yıllarca ellerinde tutmuşlar.
Bizse, konu mankenliği yapmışız.
15 Temmuz darbe girişimi olmasa, film böyle devam edecekmiş.
Ergenekon'un kumpas olduğu ortaya çıkana kadar, memleketin tahrip edilmeyen kurumu kaldı mı?
AK Parti'nin bakanları, 'Türkiye bağırsaklarını temizliyor' diye FETÖ'cü yargıya alkış tutarken, kimi iktidar yandaşı yazarlar, Savcı Zekeriya Öz gibilerini, 'Heykeli dikilecek adam' diye takdis ederken kaçtı bizim yargının bağımsızlığı..
Bağımsız yargı toplumlar için, ciğerlere çekilen temiz hava gibidir.
Adalet de öyle..
Ancak her ikisi de bizim için bu gün itibariyle, beklentiden ibaret.
Elimizde Diojen'in feneri, adalet arıyoruz..
Ne zaman ki, referansa değil de liyakate dayalı seçme mekanizmasını elinde bulunduran ve onun bunun adamı olmayan gerçek görev adamlarını kürsüye çıkarmayı amaç edinen bir yönetim anlayışı hakim olur, işte o zaman belki bağımsız yargıdan bahsedebiliriz.
Siz, yüksek yargı organı olarak YSK'nın, İstanbul seçimleri ile ilgili iptal kararı vermekle, bağımsız ve adil davrandığına inanıyor musunuz?
İşte maalesef bu haldeyiz.
Fezlekeler havada uçuşuyor.
Milletvekilerinin bile konuşmasına tahammül edilemeyen günlerden geçiyoruz.
Milletin vekili, milletin kürsüsünde konuşamayacak da kim konuşacak?
Ha bu arada, ABD merkezli demokrasi, insan hakları ve siyasi özgürlüklerin teşvik edilmesini amaçlayan düşünce kuruluşu Freedom House, “Dünyada Özgürlükler 2020” raporunu açıkladı.
Türkiye, son 10 yılda dünya genelinde özgürlüklerin en çok gerilediği ikinci ülke olmuş.
Dereceye girmişiz işte fena mı..
Adalet yok, özgürlük de hak getire!
Bizden beteri de var mı derseniz; var, moralinizi bozmayın.
Benin, Mozambik,Tanzanya ..
Sıralamada bizden gerideler.
