Av. Tufan Akcagöz

KOR ONA!

Av. Tufan Akcagöz

'Virüs kaptım korona.

Yaşar mıyım sor ona!
Gurbette sevdiğim var,
Ölür isem kor ona..'
Bu manzum dizeleri, twitter'da gördüm.
Bizim milletin ölümcül bir virüs tehlikesi karşısındaki tutumunu anlamak adına oldukça manidar.
Korona virüsü, malum Çin menşeili.
Ancak durduğu yerde durmuyor.
En son İran'da görüldü.
Yani, dibimizde.
İran'la ilgili tedbir almakta, Irak'tan bile geç kaldık.
Halbuki Irak, rizikoyu görür görmez kapılarını İran'a kapattı.
Bizse biraz daha bekledik.
Uçak seferlerine kısıtlama getirildi.
Direkt uçak almıyoruz.
İyi de dünyada seyahat sadece direkt yapılmıyor ki..
Farklı aktarma kanalları ile de seyahat pekala mümkün.
Bakınız, İtalya'da da vaka görüldü ve bu virüse dayalı ölü sayısı artıyor.
İsviçre'de de görüldü..
Dünyada ise ölü sayısı üç bine dayandı.
Bu hastalığın bir de kuluçka dönemi olduğu düşünülürse, umarım çoktan iş işten geçmiş değildir.
Yani, umarım kontrol eksikliğinden bizim sınırımızdan girmiş değildir.
Neden mi?
Biz millet olarak Çinliler gibi yapamayız da ondan.
Evlere kapanamayız.
Önce bizim millete bu virüsün ne denli ölümcül olduğunu anlatacaksınız..
Sonra, 'ne geliyorsa Allah'tan' fatalizminden bu milleti kurtaracaksınız.
Velhasıl, işimiz zor.
Bilim adamları üzerinde mutlaka çalışıyordur ve bu virüsü etkisiz kılmak için kısa sürede bir hal çaresi bulacaklarına da eminim.
Ama arada geçen süre içinde elimizden gelen tedbirleri almak zorundayız.
Maske stokumuz ne durumda mesela?
Yeterli sayıda temin edilebilir olduğuna inanmak istiyorum.
Derken, fırsatçıların çoktan ortaya çıktığını görüyorum.
Tozlu iş yerlerinde kullanılmak için üretilmiş maskenin, 28 Ocak tarihli fiyatı 21 lira iken korona virüsü maskesi olarak reklamı yapılmış bugünkü fiyatı 450 lira..
Aynı maske !
İnsaf.
Ah memleketim, ah!
Korona, kör ola deyince kaçıp gidecek bir virüs değil ki..
Yarın, sokaklara çıkamaz hale gelince mi önlem alacağız?
Ha bu arada, Mele Ali diye biri çıktı, koronovirüs kapmış hastayı kendi yöntemleri ile iyileştireceğini iddia ediyor.
'Günde beş saat Kur’an dinlesinler, bir kaşık siyah bereket tohumu yağı, bir bardak deve idrarı ve iki bardak süt ile karıştırıp içsinler. Zeytin yağı ile vücutlarını sıvasınlar, hiçbir hayvanın etini yemesinler. Üç kaşık zeytin yağı ile üç kaşık katan yağını karıştırıp içsinler. İki ay boyunca düzenli tahlilleri yapılsın. O virüs bitmezse ben bundan sorumluyum.' diyor.
Bilim dünyası bu işe bir çare buldu buldu..
Bulamadı, deve sidiği içip zeytinyağı ile banyo yapacak adamlar tanıyorum.