Av. Tufan Akcagöz

KALEM MÜDÜRÜ

Av. Tufan Akcagöz

25 yaşında bir öğretmen adayı Samsunlu genç arkadaşımla karşılaştım.

2 yıldır atama bekliyor.
'KPSS'den 83 aldım ama olmadı.' dedi.
İki yıldır yaşadığı ıztırabı tahmin etmeye çalışırken, 10 yıldır atanamayalar olduğunu söyledi.
Hâline dua ediyor..
Çok geçmeden atanmayı ümit ediyor.
Vah ki vah!
Yazık ki yazık!
Gençlerimiz KPSS kapılarında sürünürken, hiç bir sınav kaygısı taşımadan oradan oraya atananları, istisnai kadro adı altında kalem müdürlüklerini kapanları duydukça, bu gençlerimizin durumu daha çok canımı sıkıyor.
Üzülüyorum, sıkılıyorum, nefret duyuyorum..
Seksen milyonluk ülkede, olan biten her şey yandaş lehine seyrediyorsa, vatandaş çocuklarım aç diyerek AK Parti grup toplantısını basacak duruma gelmiş, millet kendisini Valilik önünde yakıp canına kıymayı göze alıyorsa, üzülmeyip, sıkılmayıp, nefret duymayıp ne yapacağız?
657 sayılı devlet memurları kanununa göre Belediyelerin özel kalem müdürlükleri, istisnai kadro olarak belirtilmiş.
Yani Başkan, istediğini tutup özel kalem müdürü yapabiliyor.
Diyeceksiniz ki, koca Belediye Başkanı devlete millete yararlı, özel yetenekleri olan, liyakatli birini bulup getirecektir..
Tabi canım, tabi..!
Hepsinden liyakat fışkırıyor, paçalarından vatan millet aşkı akıyordur.
Atakum Belediyesi, 2014-2019 yılları arasında tam tamına 5 kişiyi bu kadroya layık görmüş.
Sayıştay, son dönemde giderayak yapılan atamaları iptal etmiş de, verilmiş sadakamız varmış, sayı beşte kalmış.
Türkiye’de toplam 1440 belediye var.
AK Parti bunların 607'sini kazandı. Her AK Partili Belediye Başkanı, bunlar gibi yapsa 607 çarpı 5 eşittir 3035.
5 yılda, 3035 kişi, sınav stresi olmadan, liyakata bakılmadan özel kalem müdürü olup süper bir makamı elde edebiliyor.
Ve bu şekilde kalem müdürü olarak alınıp da belediyede kalan da yok, hepsi başka başka kurumlara uçup gitmiş.
Yani, Belediye basamak olarak kullanılmış.
Bu statüden yararlananlar arasında, eski Belediye Başkanı mı istersiniz, AK Parti aday adayı mı?
Alayı var..
Gelelim 25 yaşında atama bekleyen genç arkadaşa..
Sen, yandaşlar için cennet, şayet yandaş değilsen cehennem azabına mahkum bir ülkenin yurttaşısın.
Senin gözünün önünde dönen dolapların sorumlusu tek başına sen değilsin elbette.
Sen, ben, biz, hepimiz suçluyuz.
Böylesi bir laçkalığı ve adam kayırmacılığı açığa çıkarıp muktedirin suratına çarpamayan siyaset kurumudur suçlu olan.
Basın..
Sessiz kalan yargı..
Adamsendeci toplum..
Hepimiz, hepimiz..
İktidar sana bakınca, genç bir öğretmen adayı değil, fabrikasına iş başvurusuna gelmiş zavallı bir adam görüyor.
Senden aldıkları ile semirmiş, koltuklara sığmaz olmuş, ensesi kalın patron, muktedir..
Sense, seçilebilme ümidini her gün yüreğinde yaşatan, saf ve bir o kadar da çaresiz insan.
Senin derdin, atanıp bir meslek sahibi olabilmek.
İktidarın derdi ise, seni bir sene belki de bir kaç sene daha oyalayabilecek yalanlar uydurabilmek.
Bak işte, ne güzel yönetiyorlar memleketi..
Nasıl güzel idare ediyorlar belediyeleri..
Sınavsız, risksiz, heyecansız, bak nasıl da açılıyor tüm kapılar istisnai kadro adı altında ona, buna, şuna..
Sen uyanmıyorsun, onlar ise utanmıyor.
Ah be liyakat, bizim ellere ne zaman uğrayacaksın?
Uğrayacaksın da, ne zaman bizi iş bilmez, yandaş olma vasfından öte hiç bir özelliği olmayan insanların elinden kurtaracaksın?
Ne zaman, ne zaman...!!