Av. Tufan Akcagöz

PROTESTO EDİYORUM

Av. Tufan Akcagöz

Cumhuriyet Halk Partisi'nin CNN Türk kanalını boykot kararı oldukça anlamlı. 

'Yeter artık!' kabilinden alınan bu karar, yeni diye tabir edilen Türkiye'nin bu gerçekten yeni ama her açıdan karanlık döneminin basın özgürlüğü açısından berbat yüzünü işaret ediyor.


'Artık gına gelmişti' diye bunalım geçirme noktasına gelmiş olan yurttaşın, az da olsa rahatlamasını sağlayan bu boykot kararının ülke ve basın tarihi açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum.
Eskiden gazeteyi elimize aldığımızda, bir ciddiyete bürünürdük.
Şimdi bakıyoruz çoğu, siyasi haber de paylaşsa magazinden öteye geçmiyor.

Hele televizyon programları..


Bir çoğu, sirk çadırını andırıyor.


Herkesin birbirine bağırdığı, kimsenin kimseyi dinlemediği sözde tartışma programları.


Kimi korkuyor, içinden geleni söyleyemiyor, kimi de yandaş koltuğun rehavetine alışmış, sesi çıkmıyor.


Bu ülkede depremler oluyor, insanlar ölüyor..


Ortaya bir sorun çıkıyor, deprem öncesi ve sonrası ile ilgili bir takım soru işaretleri kafalarda oluşuyorsa, bunu kime soracağız, Mozambik hükümetine mi?


Soruyorsunuz, haber yapmıyorlar.


Tutturmuşlar çılgın proje diye, İstanbul'u göz göre göre katledecekler.
İlle yapacağız diyorlar.


Belediye Başkanı, yapamazsınız diyor; yapacağız diyorlar.
Sen kimsin demeye getiriyorlar.


Peki yandaş basın ne yapıyor?


Penguen basını da diyebiliriz..


Hani şu her toplumsal olayda, gerçek haberleri vermek yerine penguen belgeseli yayınlamayı tercih eden yandaş, asker basın..


Görmezden geliyor ve destekliyor.


Habercilik değil, ekürilik yapıyor.


Çığ düşüyor mesela, olay yerinden canlı yayını kesip Tayyip Erdoğan'ın mitingine bağlanıyor.


Daha damı protesto etmeycektik bu kanalları?


Protesto ediyorum, boykot ediyorum!


Samsun da maalesef aynı korku tünelinin içinde debelenip duruyor.
Kimisi, pastadan pay alma peşinde.


Kimsenin özgürce bir şeyler yazıp çizebildiği zaten yok.


Samsunla ilgili hayati derecede önemli gelişmeler yaşıyoruz.
Bakıyoruz, basın susuyor.


Tersane paraları nereye gitti diyoruz, ses yok.


Hele bir de, biz böyle bir söz vermedik diyorlar.


'Vatandaşın kimlik belge suretlerini, hatıra için mi topladınız?' diyoruz, bir kaç gazeteci ses veriyor.


Gerisi, dut yemiş bülbül gibi.


'Çarşamba'ya biyokütle santrali açılıyor, öleceğiz' diyoruz, Samsun basınının bir kesimi üç maymunu oynuyor.


Her kim ki kalemini halkın yararına kullanmıyorsa, gazeteciyim demesin.
Gazetecilik mesleği incinir çünkü..


Ben de bu nedenle, Samsun basını içindeki yandaş arkadaşların yayınlarını protesto ediyorum ki, ne fayda!


Niye mi?


Halkla pek bir bağlantıları yok da ondan.


Halkın parasına puluna, reytingine ihtiyaçları yok da ondan.


Reklamı veren belli, destek olan belli.
Bunların hiç birinin arkasında halk yok.


O nedenle, ulusal ölçekte yankı bulan CNN Türk protestosunu ve boykotunu yerele taşımanın zorluğu karşısında, mutlaka bir hal çaresi bulunmalı, aklı başında, tarafsız, halk için ve halk yararına yayın yapan kuruluşları sayısı artırılmalı ve mutlaka bu yayınlar, alternatif haline getirilmelidir.


Yandaş, yalaka diye tarif edilen kesim zaten kendini her adımında belli ediyor.


Tarafsız basın kuruluşları da, her türlü baskıya rağmen mutlaka inisiyatif almalı ve yerelde yaşanan sosyoekonomik bir çok gerçekliği gözler önüne sererek, varlık göstermelidir.


Yoksa, internet medya zapturapt altına alınmalıdır diyen Vali'yi alkışlayan/alkışlatan sözde basın erbabından bu memlekete hayır gelmedi, gelmez..