Av. Tufan Akcagöz

YARGILANAN, HÜKÜMETİN TA KENDİSİDİR!

Av. Tufan Akcagöz

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski ÖSYM Başkanı Ali Demir hakkında FETÖ üyeliği ve zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma suçlarından 18 yıl 6 ay hapis istemiyle iddianame düzenleyerek dava açtı.

Artık itiraf ediyorlar ki, soruları çalmışlar. İtirafçı, 'Hangi sınavların soruları bu yöntemle çalındı bilmiyorum ancak tüm sınavlarda çalındığını tahmin ediyorum." diyor.

Memleketin haline bakar mısınız?

Saatlerce ders çalışan, bir fazla soru yapabilmek için emek harcayan, alın teri döken gençlerin, çocukların emekleri heba oldu.

Tüm bu işler dönerken, hükümette kim vardı?

AK Parti.

Abdullah Gül Cumurbaşkanı, Tayyip Erdoğan ise Başbakan'dı.

Gül, 'Başbakan'dan aldığım bilgiler beni tatmin etti. Öğrencilerimizin güvenle kendilerini ikinci sınava hazırlamaları gerekir' diyor; Başbakan Tayyip Erdoğan ise 'ÖSYM'nin başındaki değerli bir bilim adamı.' diyerek Ali Demir'e sahip çıkıyordu.

Sonra ne oldu?

'Ne istediniz de vermedik?' yıllarından, 'Kandırıldık' yıllarına geçiş yaptık.

Sözde muhterem Hocaefendi, oldu elebaşı terörist..

Devleti bunlara teslim edenler de sureti haktan görünmeye devam ediyor.

Rütbe ne kadar yükselirse sorumluluk da o kadar artar.

Soruları çalanlar suçlu ise, bu işe çanak tutanlar, sessiz kalanlar, görevini layıkıyla yapmayıp bir terör örgütüne teslim olanlar da o derece suçludur.

Kandırılmış olmak, hiç bir suçu günahı ortadan kaldırmaz.

Ne isteyip ne verildiği sayılıp dökülmeden, bu işler tamamen temizlenmiş olmaz.

Sorular çalınmış.

Âdil olması gereken sınav terazisi, hırsızdan yana bozulmuş.

Bu sorularla kimi doktor, kimi Hakim Savcı, kimi mühendis olmuş!

Bu hırsız kadro, önümüzdeki yıllarda, çaldıkları sorularla geldikleri makamlar üzerinden devleti yönetecek.

Bu işlere sessiz kalanların yaptığı en büyük kötülük, ülkenin geleceğinedir.

Bu anlamda, ÖSYM davasında asıl yargılanan, devletin güvenilirliğidir. Vatandaşla devlet arasındaki en önemli bağ, itimat bağıdır. Bu bağ zayıfladı mı, toplum içinde huzursuzluk başlar. Bundan sonra, sınav sorularının çalınmasını engelleyemeyen mekanizmaya bu millet nasıl güvenecek? Bu nedenle, ÖSYM davasında asıl yargılanan, hükümetin ta kendisidir.

Hükümet, devlet kurumlarına alımda liyakati de neredeyse sıfırladığına göre, sınavlardaki şaibelerin ayyuka çıktığı da hesaba katılırsa, bu memleketin çocukları herhangi bir devlet sınavına girerken içlerinde her zaman bir endişe, bir şüphe taşıyacaklardır.

Önümüzdeki herhangi bir devlet sınavında, soruların çalınmış olması ya da birilerine servis edilmesi ihtimali zihinleri kemirmeye devam ettikçe devletle vatandaş arasındaki bağ da zayıflamaya devam eder.

Bu güveni yeniden tesis edebilmek için, bu duruma çanak tutanlardan, sessiz kalanlardan, şaibesiz sınav yapamayanlardan, devlet kurumlarını terörist yapılara teslim edenlerden; hasılı mevcut hükümetten derhal, ilk seçimde kurtulmamız gerekiyor.

Bu döneme bir de utanmadan sıkılmadan yeni Türkiye diyorlar ya!

Eski Türkiye'yi özlemekte haksız mıyız?