Av. Tufan Akcagöz

Yıldız Böceği

Av. Tufan Akcagöz

Zaman zaman yazılar kaleme alıyorum.
Samsun son haberde bu, ilk yazım. 
 
Yazı yazmak, kapsamını planlamak kolay iş değil.
İlk yazıyı yazmak daha da zor.
 
Yazmak, konuşmaktan sonra en etkili iletişim yöntemlerinden.
Hatta sözlü iletişimden daha etkili olarak görüldüğündendir ki, hemen her muktedir tarafından baş belası olarak baskı altına alınmaya çalışılmıştır.
Yazının kaderi, epey uzun yıllardır budur. 
 
Tanzimat döneminin ünlü aydınlarından Münif Paşa, Mecmua-yı Fünun’u 1882’de yeniden çıkarmaya karar vermiş. 
‘Yıldız böceği ile yolcu’ isimli bir fıkra yüzünden derginin çıkmasıyla kapatılması bir olmuş.
 

Bir yolcu gece vakti uzakta bir ‘yıldız böceği’ görür, fenerli bir kişi gördüğünü zannederek onu takip eder ve bataklığa düşer. 

Fıkra budur.

Ne var bunda diyeceksiniz!
Efendiler, Ulu Hakan Abdülhamid Han, Yıldız Sarayı'nda oturuyor. 
Başka anlatmaya, uzatmaya gerek var mı? 
Aradan yıllar geçti, insanlar değişti, hükümetler geldi, gitti.. 
Hasılı, bir çok şey değişti.
Değişmeyen şeylerden biri de, muktedirin yazıya kelepçe vurma isteğidir. 
 
Gücü eline alan, önce muhalif sesleri bastırmayı hedefler. 
Bir de iktidar yalakaları vardır ki onlar, Kral'dan çok Kralcı.. 
Kral harekete geçmeden, onlar sansür mekanizmasını kendiliğinden işletirler. 
 
Çoğu zaman gazete sahibi ya da yazı işleri sorumlusu olarak karşımıza çıkarlar.. 
İşleri bozulsun istemezler.
Ahmet'le de Mehmet'le de iyi olma gayreti içindedirler.
Prensipleri yoktur.
Ürkek, korkak, siliktirler.
Yalakalık yaptıkları ölçüde büyüyeceklerini sanırlar. 
Kalemlerinin dili olsa konuşsa! 
 
Ben bunları neden yazıyorum? 
Ülkem adına üzülüyorum da ondan. 
Kimi mikser görevi görüyor, kimi ise arslanı çakala boğdurmaya kalkıyor. 
Kalemini kiralamadan yazan, çizen, doğruları anlatan gazetecilerin zorluklar içinde olduğunu görüyorum. 
 
Basiretli, okur yazar, entelektüel kimi gazetecilerin sesleri kesilmek istenirken, kimi sözde gazetecilerin kentin idarecileri tarafindan nasıl el üstünde tutulduklarını görüyorum. 
'Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana' kabilinden..
'Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?' 
İşte söylüyorum! 
Yıldız böceğini takip ederseniz, yolun sonu bataklıktır. 
Yazı yazmak, en önemli demokratik silahtır. 
Bu silâhı Allah, ruhunu şeytana satanların elinden alsın.