Muradiye Ergin

BİR KEREDEN BİRŞEY OLMAZ...

Muradiye Ergin

TUBAM Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Baki Şener Hocam ve ekip arkadaşlarının Samsun'a gelmesi ile başlayan bağımlılık kavramı hikâyemin gelişimi, nasıl olduğunu bile anlamadan kendimi içlerinde bulmamla başladı.

Çalan ilk telefonun diğer ucundaki Ayşe Anne, "Muradiye Hanım, lütfen yüz yüze görüşelim!" deyince kabul ettim.

Hikâyesini bizzat yaşamadan ya da yaşayandan dinlemeden anlamak mümkün değil.

Birçoğumuzun asla tahmin edemeyeceği şeylerdi dinlediklerim...

Ve hiç bilmediğim, şahit olmadığım konulardı bunlar...

Bağımlılığın çeşitleri, belirtileri, sebepleri, tespiti, teşhisi, tanısı, tedavisi nelerdir? Hiç bilmediğim bu âlemin hiç de azımsanmayacak kadar çok olduğunu duymak şahit olmak çok etkiledi, beni. Hiç tahmin edemeyeceğiniz, yakınınızdaki kişilerin madde bağımlısı olabileceğini öğretti, Ayşe Anne...

Bir kereden bir şey olmaz ile başlayan ya da başlayan kişilerinin tuzaklarına düşürülen kişilerin yıkılan hayatları kendi hayatlarıyla birlikte en yakınlarına verdikleri zararı yaşayanları görmeden anlaşılır gibi değil.

Sadece duyarak ya da filmlerde izlediklerimiz ile azınlıkta bir durum gibi düşünmek, toplum olarak karşı karşıya olduğumuz sorunu çok hafife almak olur. Bağımlı olan kişilerin hayatlarına dokunabilmek hiç de kolay değil. Onlar bu illetle pençeleşirken yakınları da bu girdap içerisinde sürüklenip çaresizlik içinde kıvranıyorlar.

Ayşe Anne ile sohbet ederken dikkatimi çeken canının yanmasını ifade eden cümleleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

"Eğer evinizde bir bağımlı varsa emin olun kafesteki kuşunuz bile hastadır. Siz boğazı bıçaklanan debelenen bir hayvan gördünüz mü? Tam da böyle işte, can çekişiyor ama ölmüyor..." Yüreği cayır cayır yanan bir annenin yürek yakan ifadesiydi bu...

Neden bir insan bağımlı olur, bir müptezel ile tanışır? Dediğim de birçok nedenin altını çizdi ama en önemlisi sevgi eksikliği ve anne babaların çocuklarından esirgedikleri şeyleri çocukların dışarıda araması olduğunu anlattı. Tabii ki her hikâyenin altında yatan sebepler farklı genelleme yapmak çok da doğru değil...

Ayşe Annenin, Kendi hikâyelerinde babanın anneye şiddet uygulaması, çocuğun sürekli şahit olması ve şiddete maruz kalması, çaresizlik, yetersizlik, kavramlarını altlık olarak görebiliyoruz...

Hiç bilmediğim bu hayat hikâyesini dinlerken evladı için çırpınan Ayşe Annenin, bağımlılık ile ilgili ne kadar çok bilgiye sahip olduğunu, geldikleri noktanın artık son radde olduğunu bilen ve avazı çıktığı kadar bağırdığını ama bir duyanın olmadığını söylemesi, can yakıcı...

Süreçlerden, belirtilerden, tedavilerden, başvurulması gereken yerlerden haberdar ...

Süreci biliyor...  Hasta olursunuz, tanısı vardır, teşhis ve tedavisi yapılır yanıt alır ya da almazsınız alternatif arayışlara girer bir şekilde çözersiniz. Fakat bağımlılık bambaşka bir şey bununla tek başına mücadele etmek nerede ise imkansız.

Özellikle madde bağımlılığının sosyolojik, kültürel, ekonomik, çevresel, psikolojik birçok nedeni olabilir. Bu alanda çalışan bilirkişiler değerlendirmesini elbette yapar.

Geldiğim noktada en can alıcı en üzücü olan tespitim, hem bağımlılar, hem bağımlı aileler, "Devlet de biliyor... Göz ardı ediyor... Polis de biliyor, kullanıcı olduğumuz için salıyorlar." diyorlar. Hatta daha da ileri giderek kolluk kuvvetlerinden de çok kullanan, madde temin eden var diye devletimizi itibarsızlaştırma felsefesini yayıyorlar.

Bir topluluğu, alttan alttan gençler üzerinden yok etmenin terörden de daha kötü ve tehlikeli boyutunu kaleme almayı, mesleğim, toplumsal sorumluluk, milletim ve devletim için görev adlettim...

Asla hafife almayalım...