Sahada olmazsan, masada olamazsın…
Masada yoksan, belki de menüdesin…
Menüde olmamak için sahada olmak lazım…
Türkiye Cumhuriyeti güçlü tarihi olan bir devlettir. Türk milleti vatan, bayrak söz konusu olunca her şeyin teferruattan ibaret olduğunun bilincinde olan bir millettir. Bunu hem yakın tarihimizde hem uzak tarihimizde görmek mümkün.
Yıllardır savunduğum konulardan birisi de kadın-erkek her birey siyasetle ilgilenmeli. İster kendi görüşlerine yakın bir partide, ister bağımsız düşünceleri ile. Ama mutlaka herkesin oy kullandığında bunun nereye gideceğini bilmesi gerekir. Çünkü karar alma mekanizmalarında yer alabilmek için siyasetten geçmek gerekiyor.
Bugün gündemi ziyadesi ile meşgul eden konu, içişleri bakanı Sayın Süleyman Soylu ile Sedat Peker’in videolar serisi ve bu serilerde söylenen sözler. Halkın nabzına bakınca kimi çok eğlenerek kimisi de çok kızarak izliyor. Dijital alandaki yorumlardan bahsetmiyorum. Benim dikkatimi çeken en önemli nokta ise Sayın Devlet Bahçeli'nin, İç İşleri Bakanı'na yönelik yapılan bu çıkışın ülkeye yapılan bir yaptırım olduğu sinyali ve verdiği mesaj.
AK Parti cenahından bakanın yaptığı sadece, koltuğunun ve ünvanının yapması gereken konuların altını çizmek oldu.
Videoları bende izledim. Vatanına, milletine, koltuk ve makamlara saygısızlık yapan bir söylem yok ama canı çok acımış bir adam modeli var. Hem Süleyman Soylu’nun hem de Sedat Peker’in şahsi husumetleri varsa buna hukuk ve yargının müdahalesi gerekiyor.
Gerek ülkemiz gerekse dünya zor süreçten geçiyor. Cumhurbaşkanımızın bir lafı geliyor aklıma “Biz bu ülkeyi paparazi haberleri ile yönetmiyoruz.” Cumhur ittifakı dış güçlerin zedelemeye çalıştığı bir durum olduğunu sokaktaki çocuğa sorsanız bilir. Cumhurbaşkanımızın grup toplantısına kadar bu konuyla ilgili açıklama yapmayan partili yol arkadaşlarının sessiz kalması düşündürücü ve üzücü.
Bakan Soylu’ya kendi cephesinden destekleyici, sahiplenici açıklamalar yapılması gerekirdi.
Yakın tarihte Tokat Milletvekili ayrıca AK Parti Grup Başkan Vekili ve benimde çok takdir ettiğim Özlem Zengin'e yapılan davranışlar karşısında nasıl sessiz kalınıp sahip çıkılmadı ise burada da bunu görüyoruz.
Masa, kasa kaygısı ile güya ekip ruhuna sahipmiş gibi davranışlar milletin gözünden kaçmıyor.
Naçizane…
