Muradiye Ergin

EMEK HIRSIZLIĞI CAİZ Mİ ...

Muradiye Ergin

Emek hırsızlığı caiz mi… Bana sorarsanız caiz değil, kitaba sorarsanız da caiz değil ama çalana sorarsanız caiz hatta ne var ki onda beş dakikalık iş, iki dakikada hallediyorsun.

 

Bu duygular canınızı sıkarken, canınızı sıkanların durumdan haberleri bile olmaz ya da önemsemezler çünkü böyle bir davranış şekli ve yaşama biçimine sahip olanlar bunu düşünmezler.

 

Bir yazar beyninden geçenleri kalemine aktarmak için, bahsedeceği duyguyu, mesajı doğru ifade ederek en önemlisi de kullanacağı mecraya göre kelimeleri seçme kabiliyetine sahip olana kadar kaç tane kitap okuduğunu, kaç eğitime katıldığını, kaç yıl emek verdiğini düşünebiliyor muyuz acaba…

Sanat yapan, Üreten, yazan, tasarım yapan herkesin ortak dertlerinden biri bu olsa gerek…

 

Oysaki aynı bakış açısına sahip benzer işlerle iştigal eden insanlar birbirlerinden ilham alarak bambaşka güzel şeyler ortaya çıkartabilirler. İstişare başka bir şey…

 

Araklamak çok kütü bir şey… Açıkçası kelimeyi kullanırken bile irrite olurken bunu yapan karakterlere hayret etmekten başka açıkçası yaptığımız bir şey de yok. Neden? Çünkü burası küçük bir yer duyulur, aman boş ver, ne hali varsa görsün.

 

Bizim adımız, firmamız bu işlere bulaşmasın, hukukla uğraşmayalım diye diye edepli edebinden susmuş edepsiz de susturmuş zanneder hale geldik.

Oysaki yapılan haksızlık karşısında suskun kalmak doğru bir davranış şekli olmadığı gibi toplumun da kabul noktasına katkı sağlamış olunuyor…

Ülke ekonomisi reelde yok gibi lanse edilse de durumun böyle olmadığını herkes çok iyi biliyor. Neyi temel alarak ekonomik değerlendirme aparılırsa yapılsın bu gerçeği görmemezlikten gelmek yine kendisine zarar verir hale gelmektir. Daha önceki yazılarım dada ifade ettiği gibi haddi aşan zıddına dönüşür…

 

Birbirini tetikleyen birçok dış etkenlerden dolayı özellikle beyin gücü ile iş yapan hizmet sektörü de maalesef ekonominin bu döneminde oldukça olumsuz bir şekilde nasibini almaktadır. Hâk etmediği birçok şeyi hakka rağmen, lehinde kullanır durumda olan ortamlara şahit olmak, yaşamak oldukça üzücü olmakla birlikte toplumsal birçok değerin kaybına sebep olduğunu görmek gerekiyor.

Biz yoldan geçerken gördüğümüz meyve bahçesinden aldığımız meyvenin bedelini dalına asacak kadar adaletli ataların torunlarıyken, hangi ara bu hale geldi insanlık…

 

Biz nerelerde hata yaptık… Bütün bu, deli soruların cevabını aslında içselleştirsek, kendimiz cevabini verebiliriz… herkes kendi evinin bahçesini temiz tutsa galiba ülke temiz kalır…

Kalın sağlıcakla…