Muradiye Ergin

KEYFİ BENİM PİSLİĞİ TÜM İNSANLIĞIN

Muradiye Ergin

 Zor bir çağda yaşıyoruz, her köşe başında adeta hayata pusu kurmuş tuzaklar var. Yediğimiz içtiğimiz gıda yerine zehir olabiliyor. Elimizden düşmeyen telefonlarımız hayatımızı mı kolaylaştırıyor yoksa, elektromanyetik dalgalarla beynimizi ,, yavaş yavaş mangal etine mi  çeviriyor belli değil

 

      Geçenlerde Almanya’da yapılmış bir araştırmaya göre insan dışkısında mikro plastik parçaları tespit edilmiş. Yine kuzey kutbunda araştırma yapan bilim adamları bu el değmemiş bölgede bile, buzun içinde rüzgârlarla oraya kadar taşınmış küçük plastik parçacıkları buldular.

 

      Yemek yerken kullandığımız metal kaşık ve çatallarla her lokmada acaba ne kadar ağır metal atomunu, vücudumuzda depolanmak üzere alıyoruz, merak edeniniz var mı?

 

     Maalesef ülkemizdeki sağlık anlayışı, sadece ve sadece, hastalandıktan sonra devreye girmesi beklenen mekanizmalara odaklanmış durumda.

 

    İnsanımız hasta olmadan önce, hastanelere düşmeden önce,  ameliyathanelerin o soğuk ikliminde masaya uzanmadan önce kendini koruma anlayışından çok  uzak olarak yaşamakta.

 

   Her köşe başına bir hastane açıyoruz ve her biri tıka basa ağzına kadar dolu olarak çalışıyor. Adeta sistem bize “ Sen yeter ki hasta ol gel, bizde her şey var, hastane var, ilaç var, serum var cerrah var, sen yeter ki gel “ diyor. Ama hasta olmamak için nasıl beslenmeliyiz, neleri tüketmeli, neleri tüketmemeliyiz, doğal beslenme alışkanlığını nasıl kazanmalıyız gibi hayati noktaları hep göz ardı ediyoruz. Hastalandıktan sonra devreye giren, dünyanın çoğu gelişmiş ülkelerine göre bile, oldukça ucuz sayılabilecek, sağlık sistemimize güveniyoruz.

 

     Son yapılan araştırmalardan birinde de, hafif sıcak suyla tüketilen limon suyunun kemoterapiden tam 1000 kat daha fazla, kansere karşı etkili olduğu saptanmış.

 

Düzenli tüketilen balık yağının, kitle engelleyici fonksiyonundan tutun da, kandaki şeker ve yağ seviyesinin kontrolünden, iltihap önleyici özelliğine kadar saymakla bitiremeyeceğimiz hastalık önleyici faydası var. Hemen aklımıza ben düzenli balık tüketiyorum savunması gelmesin, çünkü her balıktaki balık yağı oranı aynı olmadığı gibi, balık yağının nasıl ve hangi tür balıklardan üretildiğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor.  

 

Peki bana birşeycikler olmaz edasıyla fosur fosur sigara tüttürenlere ne demeli !

 

Hayat bu kadar ucuz mu ? hele hele içtiği sigara izmaritini “ Keyfi benim, pisliği tüm insanlığın “ edasıyla, umursuzca rastgele, hatta ve hatta arabanın camından atanlar yok mu?

     Bir kere sigara içenlerden sigorta priminin en az yüzde elli daha fazla alınması gerektiğini düşünüyorum. Öyle ya, sen iç sigaranı, sonra sigaradan kaynaklanabilen, bin bir çeşit hastalıktan birine yakalan ve tedavi masraflarını tüm millete fatura et, oh, ne hoş. Keyfi senin, faturası bizim, sen içmeye devam et, biz öderiz anlayışı…

 

Limon sıkacağı alırken bile cam olanını tercih edelim, mikro plastik alabilme şüphesi olan her şeyden uzak durmaya çalışalım. Mümkünse tahta kaşık kullanalım, cam veya güveçlerde yemek yapmaya çalışalım. Olabildiğince doğal temizlik ürünlerini kullanalım. Mümkün olduğunca organik beslenelim.

 

      Önemli olan hasta olmamaktır, bu internet çağında bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı, bu avantajı kullanarak sürekli sağlığımız için araştırma içinde olalım ve güvenilir kaynaklardan en doğru bilgiye ulaşmaya çalışalım. Sağlıcakla kalın…