Av. Kürşat Orhan Şimşek

İNFAZ YASASI DEĞİŞİKLİĞİ

Av. Kürşat Orhan Şimşek

Tüm dünya ve bu arada ülkemiz “Çin Virüsü” ile yatıp “Çin Virüsü” ile kalkıyor. Gündem tamamen salgın hastalığa kilitlendi. Ülkemiz, salgınla mücadele için her türlü tedbiri almakta ve almaya devam etmekte. Hepimiz evlerimize adeta hapsolduk. Sokağa çıkabilmenin, özgürce sahillerde, çarşıda pazarda, kırda ormanda dolaşmanın ne demek olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz. Özgürlük çok büyük bir nimetmiş değil mi?

 


Salgın hastalıkla birlikte birkaç yıldır gündemde olan “Ceza İnfaz Yasası” değişikliği yeniden raftan indi. MHP tarafından gündeme getirilmiş olan ve AKP’nin de destek verdiği paket üzerinde TBMM’de diğer partilerin desteği aranmakta. Güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgilere göre aslında düzenleme Ocak ayı başında Cumhurbaşkanlığının görüşüne sunulmuştu. Ancak sunulan bu taslak çok kısıtlı bir indirim getirmekte ve 10 bin civarında mahkuma tahliye yolu açmaktaydı. Ne var ki Çin Virüsü korona ile durum değişti. Taslakta yapılacak yeni düzenlemelerle 100 binin üzerinde mahkûmun tahliyesi amaçlanmakta.

 


Yapılan çalışmada terör, örgütlü suçlar, uyuşturucu ticareti yapmak, cinsel istismar suçları ve mükerrer suçların yer almayacağı belirtilmekte.

 


Ancak, bir diğer söylenti ise terör suçları dışında tüm suçları kapsayacak bir düzenleme üzerinde çalışıldığı. Bu da cinsel istismar ve uyuşturucu ticareti suçlarının da kapsama alınması demek. Tabii böyle bir durumda, toplumda tepki oluşacağı açık.

 


Yine kapsam dışında bırakılan terör suçları adeta mayınlı bir alan. Çünkü ülkemizde terör suçları denildiğinde herkesin aklına eline silah alıp dağa çıkmış bölücü örgüt mensupları ya da şehirlerde bombalar patlatan radikal dinci örgütler gelir. Oysa bunların yanında attığı twit, sosyal medya paylaşımı, yazdığı yazı, yaptığı konuşma nedeniyle terörle mücadele kapsamında yargılanıp ceza almış çok sayıda gazeteci, yazar, siyasetçi ve diğer mesleklerden insan var. Bu haliyle yapılacak ceza infaz düzenlemesinden terör suçlarından mahkum olan bu gibi insanlar da yararlanamayacak. Bu da yapılacak düzenlemenin adilliği ve eşitliği noktasında derin tartışmalara yol açacaktır. Esasında yapılması gereken, her şeyden önce Terörle Mücadele Kapsamındaki Terör Suçları tanımının değiştirilmesi, eline silah almamış, düşünce kapsamındaki eylemlerin terör tanımının dışına çıkartılmasıdır. Böylece daha adil ve kapsayıcı bir düzenlemeden bahsedilebilir.

 


Ülkemiz, 2020 yılı hukukun üstünlüğü endeksinde iktidar gücünün hukuka bağlılığı sıralamasında 128 ülke arasında 124 ncü, temel haklara saygıda 123 ncü sırada.

 


Cezaevlerinde 300 binden fazla insan var ve koğuşlar kapasitenin 2-3 katı dolulukta. Mahkum ve tutuklular nöbetleşe vardiya usulüyle yatmakta. Sağlık ve temizlik açısından cezaevlerinin yeterliliği tartışılır. Cezaevlerinde yaşanacak bir “Çin Virüsü” salgını maalesef bu mekanları adeta ölüm kamplarına çevirebilir. Bu ise yalnızca mahkum ve tutuklular açısından risk oluşturmuyor. Cezaevlerinde görevli on binlerce infaz koruma memuru ve güvenlik görevlileri açısından da büyük risk var.

 


Kısaca “Ceza İnfaz Düzenlemesi” şart ve en kısa zaman dilimi içinde çıkartılmalı. Ancak bunun toplumda yeni yaralar açmaması, içinden çıkılmaz tartışmalara mahal vermemesi gerekmekte. 2000 yılında çıkartılan ve hepimizin “Rahşan Affı” olarak hafızalarımızda yer edinen düzenleme sonrası yaşananları hatırlayalım. Yapılan düzenlemede kapsam dışı bırakılan suçlar yönünden Anayasa Mahkemesi eşitliğe aykırı olduğu gerekçesiyle iptal kararları vermiş ve kapsamını genişletmişti.

 


Yapılacak düzenlemenin Anaysa Mahkemesi ve İnsan Hakları Mahkemesinin kararları doğrultusunda adil, eşitlikçi ve uygulamada tartışmalara yer vermeyecek şekilde olması önemli.

 


Çin Virüsü korona nedeniyle tüm dünya ile birlikte toptan varlık mücadelesine girdiğimiz bir ortamda, yüzbinlerce mahkum ve hükümlünün yaklaşan Ramazan Ayının manevi güzelliğini evinde ailesi ile geçirmesi toplumsal barış ve huzura da hizmet edecektir.

 

Sağlıcakla.