
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in kamuoyuna yansıyan ara tatillerin kaldırılmasına yönelik açıklaması, ülkemizin eğitimde neden bir türlü istikrara kavuşamadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Biz hâlâ bir eğitim sistemi değil, "nabza göre şerbet sistemi" yönetiyoruz. Dört yıl önce "bilimsel raporlarla" hayatımıza sokulan ara tatilin bugün "veliler istedi" gerekçesiyle rafa kaldırılmak istenmesi, Bakanlığın kendi politikalarıyla bile çelişmeye doymadığını gösteriyor.
Oysa ara tatil fikrinin arkasında, küresel literatürde güçlü dayanakları olan Dengeli Eğitim Takvimi yaklaşımı vardı. Ama ne oldu?
Ara tatilin temel amacı öğrenme kaybını azaltmaktı ama gerçek hayatta bambaşka bir işlev üstlendi: Öğrencinin ve öğretmenin tükenmişliğini frenlemek. Yoğun müfredat, bitmek bilmeyen ders yükü, sınav kaygısı derken bu kısa molalar adeta zorunlu bir resetleme fırsatı haline geldi. Sahada alınan geri bildirimler de bunu doğruluyor; çocuklar da öğretmenler de bu nefes molasının psikolojik faydasını net biçimde hissediyordu.
Peki öyleyse Bakanlık neden bu bilimsel dayanağı bir anda çöpe atmak istiyor?
Cevap basit: Bilim değil, istekler. Pedagoji değil, çalışma koşulları.
Dönemin ruhuna göre şekillenen, popüler taleplerle yön değiştiren bir yaklaşımdan bahsediyoruz. Dün "bilim söylüyor" denilen şey, bugün "veliler söylüyor"a dönüştüyse ortada vizyon değil, bir savrulma vardır.
Ara tatilin kendisi bilimsel bir gereklilik olabilir ama uygulamanın içi baştan sona kusurlarla doluydu.
Dengesiz bir ritim oluşturuldu.
İkinci dönemdeki 6 haftalık kısa blok ile 13 haftalık uzun blok arasında pedagojik süreklilik darmadağın oldu. Tatilin amacına ulaşması bir yana, yorgunluğu artıran bir takvim ortaya çıktı.
Öğretmenler için tatil değil, angarya oldu.
Ara tatil, öğretmenlere dinlenme değil; içerik bakımından bazen dolu olsa da sisteme ulaşım ve uygulama yönünden zorluklarla dolu Mesleki Çalışma Programlarıyla bürokratik yük getirdi. Zorunlu eğitim kisvesi altında geçirilen bu verimsiz günler, tatili daha başlamadan tüketti.
Üstüne bir de ara tatil zamanları okullarda milli birlik duygusunun birlikte yaşanması gereken tarihlere geldi.
👨🏫 Öğretmenler Bakıcı, Okullar Kreş Değildir!
Bir gerçeği artık açıkça söylememiz lazım:
Okullar velilerin çocuk bakma sorununu çözmek için kurulmadı.
Eğitim politikalarını ebeveynlerin iş planına göre şekillendirmek; pedagojiyi rafa kaldırıp okulları ucuz kreşe çevirmektir. Çocukların psikolojik dinlenme hakkını, öğretmenlerin mesleki itibarını ve eğitimin bilimsel gereklerini yok saymak, hiçbir ülkede kabul edilmez, bizde de edilmemeli.
Bir ülkede eğitim takvimini belirleyen şey patronların izin çizelgesi değil, çocuğun öğrenme ritmi ve bilimsel veriler olmalıdır.
Bu ülkenin çocukları da öğretmenleri de deney tahtası değildir. Mevcut uygulamadaki hataları düzeltmek yerine "kaldıralım gitsin" yaklaşımı, eğitimin ciddiyetine yakışmıyor.
Milli hassasiyetleri göz ardı eden, pedagojik dengeleri bozan, öğretmene yük bindiren bir düzeni düzeltmeden kaldırmaya kalkmak, sorunu çözmek değil kolaycı bir kaçıştır.
Bilimsel gerekçesi olan bir uygulamayı, popülist taleplere teslim ederek çöpe atmayın. Hatalı olan ara tatil fikri değil, onun düzgün planlanmamasıdır.
Bu ülkede eğitim, günübirlik kararların oyuncağı olmamalıdır.