İrfan Şen

AYNA

İrfan Şen

İçimden, gözümden, gönlümden geçen kelimeleri devşirmeye çalışırken şöyle bir yazıya muhatap oldum. Bazen gözünüzün önünde olanı fark etmenizi bir başkası sağlar.


"AYNA"
Geleceği mütemadiyen tahayyül edebilen futüristik biri olamadım hiç. Bana sorarsanız hep iki şık arasında kalıp yanlış şıkkı işaretleyen o kız çocuğuyum hala. Bazı mefhumlar lügatımda hala tam oturmamış. Bunun en iyi örneği hala sağımı solumu karıştırıyorum. Navigasyon 50 metre sonra sağa dön dediğinde, sağımı hatırlamak için yazı yazdığım el komutu veriyorum kendime. Bazen de inanılmaz muhteris biriyim hayata karşı. Bazen de pek ihtiyatlı. Kendi tefsirime göre galiba girift biriyim. Amiyane tabirle feverân belki de. Kendimi hep sübvanse etmeye çalışırken buluyorum. Ağdalı veyahut kakafoni cümleler kurmayı sevmiyorum. Kendimi en iyi şekilde tanımlamaya çalışıyorum. O mistik tarafımın elinde mandallar var, düşüncelerimi ipe asar gibi daima güneşe yağmura rağmen hep asan. Deklare olan düşüncelerim, bir süre sonra teamüle dönüşüyor bende. Bu en açık özelliğim. Yeknesak insan rolümün üstünü hep silinmez o tükenmez kalemle çiziyorum. Fikrim burada evriliyor. İnsan insanı yozlaştırır, aynı insanlar ve ortamlar sürekli yozlaştırır. Bu yüzden ecnebiye çalan tarafım, en beni gıdıklayan güdüm. Her zaman açık kart oynarsak, herkes için ulaşılabilir bir hale dönüşürüz. Berceste insanlara hayatımda oldukları ve bana hep tahammül ettikleri için müteşekkirim. Bu durumun orijinini kaçırmış vaziyette olanlar için naçizane önerim şu: Zümre sınıfının tumturak, perdebirun hallerinden sıyrıldığı gibi sıyrılıp, devam edersek o yeşil yollara hamuş bir edayla seslenirim size. O halde ikinci yolları size açacak olan şey gayretinizle gelen sığınma sözcüğü mukadderat.
Sevgiyle.
Eda Yüksel