R.Miraç Öztürk

Sokakların Tehlikeli Figürü: Metin Amca

R.Miraç Öztürk

Çok büyük bir tehlike kol geziyor sokaklarda. Özellikle "varoş" dediğimiz, gelir seviyesinin çok düşük olduğu mahallelerde durum içler acısı. Uyuşturucu gerçeği ile yüzleşmek zorundayız. Sadece kullanıcı bazında değil, "ticareti" konusunda da gençlerin düştüğü vahim bir bataklık söz konusu.

Bir dönem esrarı, bonzaiyi konuşurken, Lyrica girdi hayatımıza... Şimdi ise daha büyük bir tehlike karşımızda. Bilimsel adıyla Metamfetamin. Sokak jargonuyla, "ateş", "ays", "buz", "kristal", "Metin Amca", "met."

Yüz yıllık bir tarihi var Met'in. İlk olarak Japonya'da 1919 yılında, başlangıçta ilaç olarak sentezleniyor. Ardından, amacının dışında kullanılması çok da uzun sürmüyor. Met'i en meşhur kılan ise II. Dünya Savaşı sırasında askerlerin "diri tutulmasını", "uykusuz geceler" geçirmesini, "saatlerce" nöbet tutmasını sağlaması. Zaten, Met ile ilgili bir kaç sohbet etseniz kullananlarla, duyacağınız ilk "efsane" de bu olacaktır. Tabi bunun yanında zindelik vermesi, günlerce uykusuz kalmayı sağlaması, cinsel olarak "güç" vermesi de kullanıcıların anlattığı başka durumlar.  Bunların haricinde yanında taşınması, kullanılması, bir olay esnasında "yok edilmesinin" kolay olması da, bir nevi "avantaj."

Met ile ilgili çok çarpıcı bir rapor var. Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nın hazırladığı 2022-Türkiye Uyuşturucu Raporu'nda Met ile ilgili son yıllarda yaşanan artışa dikkat çekiliyor.

Özellikle 2016-2021 döneminde her geçen yıl metamfetamin yakalama miktarlarında ciddi bir artış var. En keskin artış ise 2020 yılında yaşanmış ve metamfetamin yakalama miktarı bir önceki yıla göre dört kat artış göstererek 4 bin 168 kg'a ulaşmış. Bir sonraki yıl, yani 2021'de ise metamfetamin yakalama miktarı 5 bin 528 kg olmuş. Yine raporda verilen bilgilere göre 2022 yılının ilk yedi ayında görülen metamfetamin yakalama miktarı ise 8 bin 600 kilogram. Yani, geçen sene 1 yıllık sürede yakalanan miktarın neredeyse bir buçuk katı.

Bir diğer dikkat çeken istatistik ise 2015 yılında 54 şehirde görülen Met, 2020 ve 2021 yıllarında 81 ilin tamamında görülmüş. Aynı şekilde Metamfetamin kaynaklı olay/şüpheli sayıları ve ele geçirilen madde miktarlarındaki artış, doğrudan madde bağlantılı ölüm oranlarında da doğrudan etki etmiş durumda.

Verilere göre aşırı doz ölümlerin 941 olarak en yüksek görüldüğü 2017 yılında meydana gelen ölümlerde metamfetamin görülme oranı yüzde 7,8 iken, 270 ölümün meydana geldiği 2021 yılında bu oran yüzde 46,3 şeklinde kayıtlara geçmiş. Tek başına metamfetamin kaynaklı ölümler 2017 yılında binde 3 iken, 2021 yılında bu durum yüzde 38,3'e çıkmış. Bir diğer önemli veri ise, Türkiye'de 2017 yılından bu yana aşırı dozdan ölüm sayıları düşerken, ölümlerde metamfetamin görülme oranının yükselmesi.

Adli Tıp Kurumu tarafından 2022 yılı Temmuz ayı sonuna kadar raporlanan doğrudan madde bağlantılı ölüm sayısı 48 iken, doğrudan madde bağlantılı ölüm sayılarında 2021 yılının aynı dönemine göre yüzde 22,6'lık düşüş görülmüş ancak bunda 2021 yılındaki ölümlerin yüzde 33,9'unda metamfetamin maddesi görülmesine rağmen, 2022 yılında bu oran yüzde 68,8'e çıkmış.

2021 yılının aynı döneminde yüzde 16,1 olan tek başına metamfetamin kaynaklı ölümlerin 2022 yılında yüzde 25 oranına çıkması, sorunun ne denli önemli olduğunu gözler önüne sermekte. Rakamların karşımıza çıkardığı bir başka gerçek ise Türkiye'de 2016 yılında yüzde 3,5 olan yatarak metamfetamin tedavisine başvuru oranının, 2021 yılında yüzde 15,5'e çıkmış olması.

Aynı raporda, kullanıcıların mesleki ve ailevi durumlarına da yer verilmiş ve maalesef met'i kullananların çoğunluğunun gelir düzeyinin düşük olduğu ortaya çıkmış. Yapılan araştırmada, met kullanan bağımlıların yüzdelik orana göre meslekleri sırasıyla İşçi, inşaatçı, esnaf, hurdacı, fabrika işçisi, oto tamircisi, şoför ve seyyar satıcı... Yani genel anlamda değerlendirildiğinde madde kullanıcılarında alt gelir düzeyi profili izlenmekte.

Tüm bunlar, meselenin "istatistik" kısmı. Ama asıl kısım, insanları bu maddeye getiren, bulaştıran, bağımlı olmasına neden olan etmenler.

Bunun ekonomik durum ile bağımsız olmadığını, insanların gerek eglenme, gerek stres atma, gerek bunalımdan çıkma amacıyla kullandıkları bu maddenin, piyasa tabiri ile "fiyat/fayda" oranına baktığımızda, bu kadar cazip olmasına şaşmamak gerekiyor.

Bugün, alkol zammı, sigara zammı ile "bağımlılıkla" mücadele ettiğini zannedenler, aslında gençleri bambaşka bir batağın içine sürüklediğinin farkında değiller. Bunun adı "bağımlılıkla mücadele" değil, insanları bağımlılığa itmek demektir. Alkolün, sigaranın günden güne zamlandığı, Neşet Ertaşvari bir tabir ile fakirin fukaranın "cuğarasına" uzanan elin geldiği nokta, gençlerin "kısa yoldan ve ucuz" kafa yapma arayışlarına yeni kapılar açmakta. Elbette ki bu "kafa yapma" mevzusu başka bir değerlendirme konusu ancak bu var olan gerçeği maalesef değiştirmiyor.

Bugün alkolün zararlarını konuşabiliriz, sigaranın zararlarını konuşabiliriz ancak bu iki alışkanlığın klasik tabir ile bir anlamda da toplumun "stres atma" yöntemlerinden birisi olduğu gerçeğini değiştiremeyiz.

Alkol ve sigara kullanımının "alt gelir düzeyinde" fazla olduğu bilimsel verilerle ortada. Met'in kullanıcı profiline baktığımızda da bu gerçek karşımıza çıkıyor. Günde 15 saat çalışan, hayatında hiçbir eğlence anlayışı olmayan, sevgisini gösteremeyen, sevgi görmeyen, ekonomik bunalımın içinden çıkamamış, çıkamayan, eğlenmeyi de maalesef "kafayı yapmak" ile sınırlı sayan, bir anlık da olsa günlük dertlerinden kurtulmaya çalışan kesimin başvurduğu en ucuz yol maalesef bu... Bugün Met'i konuştuğumuz yerler mahalle araları...

Ortada ciddi bir sorun, ciddi rakamlar var. Kullanıcı profili haricinde, kısa yoldan para kazanmanın yollarını arayan, bunun için de diğer bağımlılık yapan maddelerin ticaretine gözü kapalı giren, bunun için yıllarca hapsi bile göze alan, geleceğinden umudu kesmiş binlerce genç var.

Sokağın gördüğünü, birileri de görmeli artık. Çünkü gençler, çocuklar artık ayrımı, başka bir hayatın var olduğunu, kendi hayatlarından farklı daha rahat, daha güzel, daha mutlu "hayatların" var olduğunu henüz ilkokul sırasında anlıyorlar.

Özel okullar, özel kurslar, özel servisler, AVMler, eğlenceler, marka giyimler, enstrüman kursları, dil kursları, yurtdışı dil programları... Bir yanda bunlar, öte yanda bir mahalle okulunda hapis gibi zamanı doldurmaya çalışan çocuklar. Gireceği sınavın "onlarla" aynı olduğunun farkında olan, adaletsizliği daha ilk anda fark eden, yarışa 1-0, 2-0, 3-0 geride başlamanın verdiği bunalımı iliklerine kadar hisseden ve sonuç olarak da çareyi başka yollarda arayan çocuklar...

Sonuç olarak, önümüzde duran sorunu salt bir "merak unsuru" ve klasik "bağımlılık" olarak değil, ekonomik, sosyolojik, psikolojik temelleri ile ele alıp, çözümü "operasyonel" müdahalelerde değil çocukların bağımlılığına neden olan temel sebepler üzerinden ele almalıyız.

Ayrımı, ayrışmayı gören, mahalle aralarında yaşanan hayatları bilen, çocukların ruh hallerini anlayan, ekonomik adaletsizliği tespit eden bilim insanlarına, yöneticilere, öğretmenlere, muhtarlara, ailelere, emniyet mensuplarına, kısacası toplumun her kesiminden insana ihtiyaç var.

Rakamlar korkunç, rakamlar ürkütücü...

Sağlıcakla...

mirac_ozturk@hotmail.com

Twitter: RMiracozturk1

İns: miracozturk1