R.Miraç Öztürk

Hijyenik pedler ve yoksulluk algımız

R.Miraç Öztürk

Belki farkında değiliz ancak yoksulluk o kadar içselleşti ki, artık normal olması gereken ihtiyaçları bile lüks sınıfına koymaya başladık.

Çünkü yaşıyor olmanın algısı son onyıllardır "tok kalma" üzerine kurgulandığı için, diğer temel ihtiyaçlar, yok sayılır hale geldi. Kaliteli, dengeli, düzgün beslenmeyi bir kenara koyalım, 3 ana öğün 1'e düştü.

Oysa ki doymak, sadece karnın dolu olması değil. Fiziken, ruhen de bir doyuma ihtiyacımız var. Nedir bunlar? Sağlıklı bir beden, sağlıklı bir zihin... Dişleri fırçalamak, güzel bir banyo yapmak, yürüyüşe çıkmak, sevdiğimiz bir yazarın kitabını okumak, hafta sonu sinemaya gitmek, ailemiz ile birlikte güzel bir yemeğe çıkmak, müzikli bir mekanda doyasıya eğlenmek...

Bunlar, bizleri "doyuran", yaşadığımızı hissettiren eylemler. Ancak, öyle bir düzen içerisine girdik ki, artık insanın temel ihtiyacı olan şeyler bile "lüks" sınıfına girdi.

Şimdi vereceğim örnek, belki de birçoğumuz tarafından akla en son gelecek ihtiyaçlardan birisi gibi gelebilir. Ama çok ciddi bir sağlık sorunu, hak ihlali ile karşı karşıya olan ciddi bir kesim var.

Temel gıda maddelerine gelen zamlar, ister istemez, hayatımızdan birçok şeyin kısılmasına neden oluyor. Daha düne kadar 3'er, 5'er aldığımız şeyleri bire düşürdük. Markete girdiğimiz zaman önceliğimiz "zaruri" ihtiyaçlar oluyor. Diş macununun en ucuzunu, şampuanın en ucuzunu, kişisel bakım ürünlerinin en ucuzunu almaya çalışıyor ya da hiç alamıyoruz.

İşte burada, kadınların yaşadığı acil bir sorun ile karşı karşıya kalıyoruz. Birçoğumuzun dikkatini çekmeyen bir durum belki de bu ya da öncelik sırasında ilklerden değil...

Ama yoksulluğun geldiği noktayı özetlemek için, önemli bir örnek.

Türkiye'de son yıllarda artan enflasyon, gelen zamlar, gelir gider dengesizliği özellikle kadınların menstürasyon döneminde kullanmak zorunda oldukları hijyenik pedlere ulaşmalarında sorun yaşamalarına neden oluyor.

Bu konuda Derin Yoksulluk Ağı'nın yaptığı bir araştırma var. Merak edenler, vakfın araştırmasını detaylı bir şekilde okuyabilir.

Mesela Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu üyesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Irmak Saraç'ın konuyla ilgili değerlendirmesinde, özellikle tarım işçilerinin uyguladığı yöntemleri okuyunca 2023, 2053 vizyonlarına sahip bir ülkede olduğumuza inanası gelmiyor insanın. Ne diyor Saraç: "Geçici tarım işçilerinde, emicilik sağlamak için yaprağın üzerine toprak koyduklarını duyuyoruz"

Temel bir ihtiyacı karşılamak için belki de o günkü bütün emeğini hijyenik pede ödemek yerine, o parayı temel gıda ihtiyaçları adına kullanmak için uygulanan yönteme bakın. İnsanlar "sağlık" ile "açlık" arasında tercih yapmak zorunda kalıyor. Bu ürünlerin, devlet tarafından ücretsiz bir şekilde karşılanması gerekiyor.

Bunun örneği var. Hatta Afrika'da bile var. Uganda'da pedler ücretsiz dağıtılıyor.

Büyükçe bir sorun bu ancak hala hijyenik ped satın alırken "gazete kağıdına" sarılan, "siyah poşete" konan bir ülkede, bu sorunu gündeme getirmek kadınlar açısından da çok zor.

Eğitim hakkı, sağlık hakkı, barınma hakkı için bile "aç mısınız, açıkta mısınız, karnınız doymuyor mu" denilen, "şükretmeyi" bir destur haline getiren bir toplumda, bunun gibi "gereksiz" sorunları gündeme getiriyor olmak da garip gelebilir tabiki.

Derin Yoksulluk Ağı'nın sadece İstanbul'da yaptığı araştırmaya göre kadınların %76'sı düzenli bir şekilde kişisel bakım malzemelerine erişemiyor.

Günlük çalıştığı, emeğinin karşılığı sonucu aldığı ücret için günün sonunda, "ekmek mi alsam", "ped mi alsam" sorusunu soruyor. Tabiki bu duruma, çocuklu ailelerin kaygılarını eklemiyorum bile. Bu kez soru, "ekmek mi alsam", "ped mi alsam" durumundan çıkıp, "mama mı alsam", "çocuk bezi mi alsam" şekline bürünüyor.

Dolayısıyla, yoksulluk algımızı genişletmek zorundayız. Sağlıklı, insana yaraşır, temiz, güvenli bir hayat yaşamak, temel ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek "asgari" bir ücretle çalışmak herkesin hakkıdır.

Sosyal devlet ilkesi gereği de, kadınların yaşamış olduğu bu soruna çere bulmak da yine devletin organizasyonunda olmak zorunda. Uganda'nın bile çözdüğü durumu, bizlerin hala tartışıyor olması, bunu bir "lütuf" olarak görmesi ise ayrıca bir soru...

Kalın sağlıcakla...

mirac_ozturk@hotmail.com

Twitter: RMiracozturk1

İns: miracozturk1