Samsun Son Haber

Dünyanın en tehlikeli Pandemisi: 'Menfaat'

Samsun Son Haber

Bir cümlenin kültürel anatomisi üzerinden bir kişilik profili değerlendirmesi yapmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi, bazı duyguların ölüm duygusu ve/ya korkusundan daha güçlü olduğunu gösteren bir insanlık tecrübesine sahibiz. Örneğin utanma duygusu ölüm duygusundan daha güçlüdür. Nitekim sevgi duygusu gibi menfaat duygusu da ölüm korkusundan daha ağır bir duygudur.

İnsan varlığı olarak zor durumda olana yardım etmek, hasta olana ise gereken yakınlığı sahip olduğumuz inançlar, örf, adet ve gelenekler çerçevesinde yerine getirmeye çalışırız.

Lakin bir kimse, 'bir ayağım çukurda' ifadesini kullanmaya başladığında, bu kimsenin öncelikle inandığı bir gerçekle yüzleşebildiğini ve aynı zamanda da bu gerçeği çevresi ile paylaşabildiği cesaretini göstermeye çalıştığına şahit oluruz.

Biz aynı zamanda biliriz ki; bu ifadeyi kullanabilecek cesareti gösteren bir kimsenin, bu gerçeklik üzerinden hayatının bundan sonraki bölümüne yeni bir bakış açısını geliştirmeye çalıştığına da tanık oluruz. Dolayısıyla böyle bir ifadeyi kullanan bir kimse, hayatının bundan sonraki bölümüne yönelik geliştirdiği bakış açısında, bir taraftan da yaşantısının önceki dönemiyle hesaplaşma ve buna göre yeni bir bakış geliştirdiğini anlatmaya çalıştığını biliriz. Bu bakımdan 'bir ayağım çukurda' ifadesi bir yüzleşmedir, bir değerlendirme, bir sonuç ve aynı zamanda yeni bir yol, yeni bir yön ve yönelimdir?

Teknik olarak bu cümle, kullanan kimsenin ölüme yakın olduğunu, daha ziyade bundan sonra bu gerçekle yaşamak doğrultusunda, hayatın karmaşasından uzakta, hırsından ve menfaatlerden uzakta, daha naif, daha nezih ve kırgın, kırıcı ve buna yönelik yorucu bir hayattan uzak kalmak istediğini anlatmaya çalışır.

Dolayısıyla biz toplumsal kültürde, geçmişte bu ifadeyi kullananların bu naif düşüncelere sahip olduklarını bildiğimiz için kendilerine ayrı bir hürmet göstermeyi inancımız, örf ve adetlerimizden aldığımız terbiye ölçüsünde belirlemeye çalıştık.

Geçtiğimiz günlerde basın mensupları ile bir toplantısında aynen bu ifadeyi kullanan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir'e öncelikle geçmiş olsun diyerek Allah'tan şifa diliyorum? Lakin bunun üzerinden Sayın Mustafa Demir'in bir ayağının çukurda olduğu ifadesi üzerinde bir değerlendirme yapmak istiyorum?

Bir insan hasta olduğunu ve bir ayağının çukurda olduğunu bildiğiniz bir kimse hakkında herkes gibi ben de aynı şeyi düşünüyorum? Çevreye daha duyarlı, daha yapıcı, sakin bir ruh hali, pozitif ve dünyacı yaklaşımları, arzu ve istekleri öteleyen bir davranış hali beklediğinizden emenim?

Ancak, iş her zaman böyle olmuyor elbette? Öncelikle bu kimse hakkında hiç birimiz, yoğun bir mesai gerektiren bir işi yapmasını bekleyemeyiz? Dünya hırsına ve yönelik davranışlar içinde olduğunu gördüğümüzde de bu duruma saygı gösterecek de değiliz?

Büyükşehir Belediyesi'nin mahkemeler tarafından reddedilen bir düzine projesi aklıma geldiğinde Sayın Demir'in, mahkemelerin verdiği kararları ucube diyerek yargı mensuplarının hakkına giren tavırları; kendi partisine mensup bir kişinin satın aldığı arsalardan sonra özellikle heyelan ve birinci sınıf tarım alanı Kürtün Vadisi'nin imara açılması için gösterdiği çabayı gördüğünüzde ne düşünürsünüz?

Amacım Sayın Mustafa Demir'i bütün yaptıkları üzerinden eleştirmek değildir. Sadece kullandığı ve paylaşma ihtiyacı hissettiği ifadeler üzerinden, 'Ayinesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz' cihetinden eriyen 'bir ayağım mezarda' ifadesine eleştirel bir yaklaşımdır. Zira; Allah kem gözlerden korusun, daha çok versin? Birden bire Samsun'un en büyük otomotiv firmasının sahibi olan Mustafa Demir'in yaptığı bu sürprize Samsun'da onu tanıyıp da şaşırmayan var mıdır bilinmez? Bu nedenle; Sayın Demir'in rahat tavırlarının çoğu kez 'bir ayağım mezarda' cümlesinden mi yoksa; ununu eleyip eleğini astığından mı kaynaklanıyor henüz buna da karar veremediğim de söylenemez?

Yerleşik kuralları, hukuku, adaleti ve kanunları tehdit eden Pandemi: Menfaat

Menfaat dünyadaki bütün yerleşik sistemleri tehdit eden bir zehirdir. En yaygın Pandemidir. Bugüne kadar insanoğlunun yerleşik kurallar olarak ortaya koymuş olduğu kanunları, hukuku, adaleti ve ahlakı tehdit eden Pandemi olarak menfaat maalesef, özellikle güç ehlinin elinde bambaşka bir silaha dönüşebiliyor?

Menfaatin bu kadar etkili olduğu bir ortamda, Sayın Mustafa Demir'in kendisini kanunlar üstünde görmesi ve onları ucube olarak nitelendirmesi de hafif kalıyor elbette. Makamından aldığı güçle ve -her ne kadar eşyanın tabiatına aykırı olsa da- hasta olduğu halde sanki kendisinden başka belediye başkanlığı yapabilecek bir tek AK Partili yokmuşcasına, kendisini bu şehrin büyük ağabeyi olarak görüyor olacak ki, ne istersem yapar ve aklıma geleni yüksek sesle ifade edebilirim, eleştiriler ne olursa olsun umurumda değil havasını estiriyor olmasının psikolojisi anlaşılır ve anlatılabilir hiçbir mantığa dayanmıyor...

Zira Türkiye'de siyaset makamının son zamanlarda ne kadar kirlendiğini hep beraber izliyoruz? Seçilen cümleler olağanüstü kırıcı, kişilik hak ve özgürlüklerini yıpratıcı ve bir o kadar tehditkar? Dolayısıyla siyasetin bir dönüşüme ihtiyacı var. Ayrıca; plan ve programlarda daha halktan yana, işsizlikten yana, ekonomiden yana, üretimden yana dönüşümlere ihtiyaç var. Ülkemizin ihtiyacını hissettiği tek şey menfaat savaşı ve siyaset savaşı değil, hep birlikte işsiz gençlerimize iş imkanı sağlayan, binlerce işsiz üniversite mezunlarını istihdam edecek sanayi kolları üretecek plan ve programlara ihtiyaç var.

Anayasa'nın 56. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir" metnini nasıl okuduğunuz büyük bir anlam taşıyor. Dolayısıyla buradan hareketle Sayın Demir'in vatandaşın eleştirileri ve mahkemelerin almış olduğu kararlara saygı duyması, kendisini geçici üstün ve özel bir sınıfta görmesi dürtüsünden kaynaklanıyor da olabilir...

Bir konuya net bir şekilde kanaat getirdim ki; menfaat insanoğlunun en tehlikeli pandemisidir. Hatırlayacağınız gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğulu'nu, terör örgütü ile iltisaklı kişileri çalıştırıyor diyerek büyük bir kamuoyu desteğine saygı duymayan zihniyetin sahipleri siyasiler, birebir aynı uygulamalarında kanunların kendileri için farklı işlemesi arzusu taşıyabiliyor, ya da bu şekilde görünmesini de istiyor olabiliyorlar? İşte böylesi bir durumda demokratik bir düzenin menfaat düzenine üstün gelmesi için, toplumu ve onu oluşturan bütün bireylerin bu düzenin hastalığını iyi idrak etmesi gerekiyor? 

Mart, 2023

Alp H. Aslan