Kazım Memiç

YARGILAMAK MI?

Kazım Memiç

Zamanı yargılamak Öğretmene düşerse

Öğretilerim noksan diye kendini suçlar

Yargıçlar yaz ayları vicdanıyla üşürse

Yıldızlar düşer yere - kanatsız kalır kuşlar

 

Bu dörtlüğü Yazmaya götüren etken/ etkenler nelerdir . Bir takım Olaylar, olgular sergilenmiştir ki öğretmen kusuru kendinde aramakta, hatta kendini suçlamakta sonucu üstlenmektedir. Bu duygu ağırdır ve eğitimi bilimin dışında aramak da öğretmenin değil, ülkenin yönetiminde bulunanlarındır. Böyle bir kaçamak öğretmenin yapmayacağı bir davranış olur. İlk bakışta öğretmen Uygulamak zorunda olduğu proğrama bağlıdır ve onu uygular. Kolay bakıştır bu.

 

Cumhuriyetin Kurucusu ne der:

" Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak Öğretmenlerdir."

" Öğretmenler, Cumhuriyeti biz kurduk; Onu yüceltecek ve geliştirecek sizlersiniz. Cumhuriyet sizden fikri hür , irfanı hür vicdanı hür nesiller ister. "

Bu da yetmez, her Türk Okulunun Salonunda yer alan GENÇLİĞE HİTABE'de " ? Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar Gaflet, Dalalet, hatta Hıyanet içinde olabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını yabancıların çıkarlarıyla birleştirebilirler."

 

Gençliğe Hitabe'yi, " ? ödevin Cumhuriyeti kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur," sözleriyle bitirir. Bu demektir ki, Öğretmenin görevi eline verilen programı uygularken " ülkenin geleceğine, ulusal geleneklerine ve kendi benliğine düşman olan bütün unsurlarla savaşma gereğini" de öne alacak, ULus Egemenliğine zararlı bir uygulama görünce de asla sessiz kalmayacaktır .

 

Türk Eğitiminin yolu " Eğitim Birliği Yasası"nda, Cumhuriyet'in ilk yıllarında çizilmiş, pozitif ve Bilimsellik ana damar olmuştur. Hedef, " Türk Ulusunu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne taşımaktır."

 

Öğretmenin sorumluluğu " ulus yaratma"da öncülüktür.

Günümüzde bir milyonu bulan öğretmen potansiyeli var. Birlik içinde davranılırsa elde edemeyeceği bir başarı olamaz. Ancak, her meslekte olduğu gibi " eyyamcı öğretmenler " de koltuğa kendilerini ezdirmektedirler. Siyasilerin oyununa gelerek, gelecekte, ülke zararına gelişecek uygulamalarda katkıları az değildir. Oysa Türk Öğretmenleri birlik sağlasa siyasiler memleket zararına hiçbir eylem yapamazlar.

 

Siyasiler, Halkı ütmek, çoğunca kendini ve çevresini tatmin etmek için halkın inancına el atarak Din sömürüsüne yönelirler. Bu en kolay "oy avcıLığıdır". Sahte suratlar gerçek dindarlığa zarar verdiklerini de bilirler. Din sömürüsü yapan iktidarların başarılı oldukları bir ülke henüz yoktur. Onlar halkın cehaleti üzerine kurdukları buzdan köşklerinde yaşarken Ülke, Ortaçağ karanlığına döner.

 

Türkiye'nin Kurucu İradesi, halka gerçek bilgileri yaşatmak için ilk kez İHL'leri açarak aydın din görevlisi Yetiştirmeyi hedeflerken, sonrakiler ULUSAL EĞİTİMİ bırakıp İMAM- HATİP UYGULAMASINI, genele uygulama yoluna gittiler. Din esaslı eğitim durağanlık getirir. Toplumları bırakın yerinde saymayı, her gün akıl almaz uygulamalarla yönettiklerini zannettikleri ülkenin yaşam damarlarını kuruturlar. Diyelim ki :

Kağıt , uygarlığın hammaddesidir. Akılla yönetilen ülkeler kağıt ihtiyacı için Kağıt Fabrikaları kurar. Ülke başkalarına bağımlı kalmaz. Daha dün denecek zamanda bir top A/4 kağıdı on lira iken, özelleştirilip sökülen fabrikalardan sonra aynı kağıt yüz on tl oldu. Kağıt gibi hayati bir maddenin durumunu görmeyenler ya delidirler, ya da ülkeye kötülüğü yeğlemektedirler.

Şeker, yaşamın bir vazgeçilmezidir. Siz kalkar, Şeker Fabrikalarını özelleştirirseniz, halkınızı 25 liraya şeker tüketmeye zorlamış olursunuz. Yerli tohumlar yerine oynanmış tohumları esas alırsanız ulusal tarımı bitirirsiniz. Yanlış uygulamalar sonunda toğrağınızı ekip dikmeyi desteklemezseniz, ekmeğin kilosunu 20 tl'ye yedirirsiniz.

Yalnız bunlar mı .?.

Ordunuzun can damarı olan silah fabrikalarını satarsanız yüzünüz kızarmaz mı ! PTT zarar mı ediyordu da özelleştirdiniz ?ya TEKEL ! Zarar mı ediyordu? Satılmadık neyimiz kaldı!.?. Ya MİLLİ PİYANGO !..altın yumurtlayan tavuk . Ne kolay peşkeş çekebiliyorsunuz.

 

Öte yandan parayla ölçülemeyen değerlerimiz. Ahlaki değerlerimiz, huhuksal , Yargısal değerlerimiz, ne oldu?" Yargıçlar yaz ayları vicdanıyla üşürse " dedim. Sahi vicdan nedir, yaz ayları vicdanıyla üşür mü Yargıçlar ! Neden üşüyorlar, düşünüyorlar mı acaba? Belki de içten içe titreyenler vardır; kim bilir!

Eğer bir ülkede beyin kuraklığı varsa, bunun sorumluluğu hepimizdedir. Birileri bize ait olanları, varlıkları satıyorlar da biz bakıyorsak sadece vay halimize. Eğitimde hala " Devlet sınavlarında soru çalındı" güncelse vay ki vay halimize.

Yıldızlar yere düşer ( mi)şimdi kanatsız mı kuşlar.!.

 

Savcılar nerdesiniz? Kim sorgulayacak bütün bunları?