Kazım Memiç

Gençlik DİNAMİZMDİR ve ULUSUNUN ÖZÜDÜR

Kazım Memiç

Gençlik bir toplumun enerji kaynağı, itici gücüdür. Kimi zaman "delikanlı," kimi zaman " serinkanlı", kimi zaman da imrenilerek izlenen güzelliklerin bütünüdür. Aşkın, duygusallığın, özlemin ve heyecanın bütünleştiği bir yerleden ışık olup yayılan , direnç olup çoğalandır. Gençlik ön almak ister, dinazorlar da önlerini kesmek !
Geleceğin sahibi olan gençlerin itici gücünü yönlendiremeyen toplumlar, onlara karşı kusurludur, suçludurlar. Tükenmez enerji kaynağına yön veremeyenler, ya da vermek istemeyenler gelecekte yargılanacak, kamu vicadanında mahkum edileceklerdir.

Ön kesenlere " dinazorlar " dedim. Onlar, yeniliğe pek açık olmadıkları için tutuculuklarından sıyrılamazlar. Alışılagelmiş yaşam biçimini değiştirmek isteyen gençlerin onünde birer kalas gibidirler adeta. Bir kenara çekilip deneyimlerini yeni yaşama katkıda da bulunmazlar. Oysa gençlerin istediği, güngörmüşlerin yaşama değer katacak deneyimlerini paylaşmaktır.

Atatürk, kurduğu Cumhuriyeti hiç tereddüt etmeden gençlerin zinde düşüncelerine emanet eder. Atatürk'ün Gençliği, genç olan, genç düşünen,
Yeniliğe , devrimlere açık her bireydir. Onlar , ulusal bilince ulaşmış, kamunun değerlerini kendi değerlerinin üstünde tutarlar. Toplumun ortak özlemleri gençlerde can bulur, yaşayan heyecan olur. Yurt içinde kazanılan her başarı gençlere umut verir ve yurdunun varsıllığı olur. Genç ruhunda bencillik yoktur. " Kıral çıplak " diyen çocuğun , büyüdükçe, gözleri katarakt olur. " Ağaç yaş iken eğilir" diyen halkımızın yarınlarıdır gençler. Onun içindir ki vatanın asıl sahibi gençlerdir.

Nüfusumuzun yarısından çoğu gençtir, genç bakışlıdır. Ülkenin potansiyeli, güvencesi olan gençliği eğitmek ulusal bir sorumluluktur. Üniversite çoğaltmak başarıyı yakalamak değildir. Yetmişten fazla Rektörün uluslararası bir makalesi olmayan bir eğitimle, bakış açısıyla elbette dünyada ilk 500'e giren üniversitemiz olmaz. Cehaleti öven rektörlerle verilen eğitim gençlerin zamanını çalmaktır. Yetişen gençler ellerinde içi boş diplomalarla boşlukta kalmaktalar.
Eğitim, bilimselliğin öncülüğünde ulusallığı temel alarak evrensel değerler yaratmayı amaçlamalıdır. Karanlığa pala sallamak boşluğa düşürür. Devlet yönetiminde eğitimi öne almak ilk sorumluluktur. Atatürk'ün belirlediği bir hedef var. Der ki o büyük insan:

" Çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri eğitimin hududu ne olursa olsun, ilk önce ve her şeyden önce TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNE, KENDİ BENLİĞİNE VE ULUSAL GELENEKLERİNE DÜŞMAN OLAN BÜTÜN UNSURLARLA SAVAŞMA GEREĞİ ÖĞRETİLMELİDİR."

Ülkenin varlığına ve gereklerine göre eğitim katledildi.
Atarürk'ün koyduğu nokta bu değildi, "Ulusal Eğitimdi.

Gennçlerin yaşamı çalınmadan başarıya ulaşmak için yön vermek, planlamak, teknolojinin aradığı ara elemanı yetiştirmek esas olmalıdır. İlerisi boş üniversite açarsanız gençler yurtdışında arar geleceğini, yazık olur.

İktidarlar, kendi çıkarları uğruna eğitimi hep kararttılar. Cumhuriyet ilkelerini öteleyen, ezberci bir ortaçağ kafasında olanlar ulus kavramı yerine ümmet kimliklerini öne aldılar ve kutsal değerleri de zedelemekle kalmadılar; insanımızı inanç yönünden boşluğa ittiler. Bilim ışıktır, gel gör ki bilimin ışığında gözleri kararanlar kendi kör bakışlarının, gençlerin geleceklerini kararttıklarını bile görmeme aymazlığını sürdürüyorlar.

Eğitimde çıkar yolu, Eğitim Bilimciler ortaya koydukları halde politikacılar çıkarları doğrultusunda kuşa çeviriyorlar. Eğitimi bir zaman düz liselere yönlendirmişiz. Hedef yok, üniversite olmazsa mesleksiz! Meslek okulları demişiz, içi boş kalmış, sınavlarda başarısız olanların yeri olmuş. Ve meslek okulu adına İmamHatip Liseleri önalmış. Oysa imamlık meslek değildir ve İslamiyette Ruhban Sınıfı yoktur. Düz liselerden daha da ezberi bir eğitimle gençlerin beyinleri karartılır olmuştur.
Bakış, üretim olmalıdır. İş eğitimi olursa yetişen gençlerimizin bir meslekleri olur. Üretime katkısı olmayan eğitim çocuğa olduğu kadar velilere ve devlete de yüktür.
"Yaparak ve yaşayarak öğrenme" beceriyi geliştirdiği gibi , düşünceyi de geliştirir. Bu olgu ,Atatürk dödeminde araştırmalara konu olmuş ve 1940 yılında KÖY ENSTİTÜLERİ açılmıştır.
Ne yapmıştır Köy Enstitüleri ? Tek cümle ile ," ortaçağ karamlığında yaşayan Türk köylüsüne ışık olmuştur.
Okulunda Öğretmen, tarlasında tarımcı, hastalığında Dr. ,Ahırında veteriner ve modern yaşamın aydınlık yüzü. Okul sadece çocukların değil, yetişkinlerin de eğitim alanıdır. Enstitüler on iki yıllık döneminde 16bin öğretmen yetiştirerek Anadolu'nun aydınlığı, güneşi olmuştur. ( Başka bir yazıda incelemek gerekir.)

Türk Gençliğine Atatürk şu görevi de verdi:
" Gençler, Cumhuriyeti biz kurduk; onu koruyacak, kalkındıracak ve yüceltecek sizlersiniz." Bu ülyde yurttaş olmanın bedeli var. Onu korumak için gerektiğinde can veririz. Şehit oluruz onun uğruna? Bu bakımdan bu yurt can verenlerin yaşam alanıdır. Günümüzde sınırlarımız açık, on milyonu bulan konuklar var. Konuk olmanın zamanı olmalı, belli süreden sonra kendi mekanlarına dönmeli. Evde olanların huzuru bozulmamalı.
Ancak, boy boy ilanlarla TÜRK VATANDAŞLIĞI SATIŞA ÇIKARILDI. Belli parası olanın bizde askerlik yapmadığı gibi, başka ülke vatandaşlarının da belli bir paraya vatandaş yapılıyorlar. Bunu asla kabul edemeyiz. Belli zamanda azınlıkta kalmak da var. İsteyene tapu ver! Kolay mı o kadar. Bu yurdun taşı toprağı bu ulusun kanıyla , canıyla kazanılmıştır.
" Ey Türk Gençliği " , bir bayram içindeyiz. Bir zamanlar görkemli devlet kutlamaları varken, şimdilerde durum senin korumacılığında kalmıştır.
" İktidar sahipleri gaflet, dalalet ve hatta ihanet içinde olabilir?. Millet fakr-u zaruret içinde kalabilir. " ( Bugünkü hal gibi?) Bu hal ve durumda CUMHURİYETİ KORUMAK senin görevindir. " MUHTAÇ OLDUĞN KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR ."

19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.
İnancım odur ki , TÜRK GENÇLİĞİ, her hal ve durumda, Atatürk'ün yolunu kesmek ve ona ulaşmayı engellemek isteyenlerin karşısında ateş çemberi olacaktır. Türk Gençliği , yurdunun ve Ulusunun özüdür.