Yücel Alkan

İLAÇ GİBİ 3 PUAN

Yücel Alkan

Sancaktepe maçı sonrası İrfan Buz’un şok istifa kararı üzerine camiada bir boşluk ve kaos ortamı oluşmuştu. Belki birileri cesaret edip buna “kaos ortamı” diyemiyordu ama bu durum sonucu değiştirmiyor. Çünkü uzun vadeli sözleşme imzaladığımız ve sezon başında “3 yıl sonra Avrupa’ya oynayan bir ekip bırakacağım” diyen İrfan Buz’un, sezonun yarısına gelmeden istifa etmesi başka türlü izah edilemez.

 

Her açıdan bizim için zor bir deplasmandı. Yukarıda bahsettiğim kaotik ortamın yanında Play-Off iddiası taşıyan Zonguldakspor ile karşılaşacaktık. Yıllar önce iki takım arasında oynanan maçların etkisiyle rakip takım taraftarları birleşme kararı almıştı. Yani rakip hem sahada hem de tribünlerde motive olmuştu. Üstüne berbat bir zeminin olması bu deplasmanı her açıdan zorlaştırdı bizim için.

 

Teknik direktörümüz olmadığı için takımın başında sahaya çıkan Recep Sermet Boyar’ı tebrik etmek gerekiyor. Sıkıntılı bir dönemde, bir hafta içinde oynadığımız zorlu 2 deplasmandan gol yemeden galip gelmemizi sağladı.

 

Maç hakkında konuşulması gereken ilk konu sanırım saha zeminidir. Yıllardır bu kadar kötü bir zeminde futbol oynadığımızı hatırlamıyorum. Bu saha şartlarında ayağa oynayan, pas yaparak çıkmaya çalışan her takım zorlanır. Beş metre ileriye atılan pas bile zeminde pinpon topu gibi 3-4 kez sekerek gidiyor. Köşe bayrağının oradaki çukura ne demeli? 31. dakikada Zonguldaksporlu Serhat Baştan, köşe atışı için gittiği bölgede beline kadar çukura battı. Yani her hafta oturuyoruz, TFF’yi, hakemleri vs eleştiriyoruz ancak biraz da öz eleştiri yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

 

Karşılaşmanın ilk yarısında diri bir Samsunspor vardı sahada. İlk dakikalarda Guido, Gökhan Alsan ve Atabey ile uzaktan yokladık rakip kaleyi. Kubilay ve Guido ile ceza sahası içinden değerlendiremediğimiz pozisyonlarımız var. Ancak golü bulamadık.  İkinci yarıya, ilk yarıya oranla tutuk başladık. Çok şükür ki yapılan değişiklikler ile önce oyunu dengeledik. Ardından da galibiyet gollerini bulduk.

 

Bu maçın yıldızı kesinlikle Guido Koçer’dir. Takıma katıldığı günlerde fazla kiloları nedeniyle eleştirdiğimiz Guido, son haftalarda kendini toparladı. Hem futbol bilgisi hem de oyun zekası anlamında bu takımın en iyisi. Mücadele etti, tekme yedi, rakip takımın kart görmesini sağladı. Maçın 35. dakikasında taca giden topa kafayla öyle bir müdahelede bulundu ki oyun alanı içinde kalan topa yapılan ortayı Gökhan Alsan az kalsın gole çeviriyordu. Sadece bu pozisyon bile Guido Koçer’in kumaşının ne kadar kaliteli olduğunu gösterdi. Ya Bahattin’in attığı ilk golde attığı pasa ne demeli. Zor pozisyonda nokta atışı bir pas atarak müthiş bir asist yaptı. Haftalar önce Guido – Enes ikilisinde ısrar etmemiz gerektiğini söylemiştim. Guido, beni yanıltmadı.

 

Eğer Recep Hoca, kanatlardan verim alamadığı için İlyas’ı kanatta oynattıysa sözüm yok. Kaldı ki sosyal medya üzerinden birçok taraftarımız bunu dile getirmişti. Ben Kubilay’ın açıkta başarılı olamayacağını biliyordum, yanılmadım. Ancak eğer Recep Hoca, sırf Kubilay’ı sahada tutmak için kanata yazdıysa burada bazı şeyleri sorgulamak gerekiyor. Mücadele gücünün yüksek ve zeminin bozuk olduğu böyle bir maça Kubilay ile başlamak son derece hatalıydı.

 

Yılların eskitemediği bir arabesk eserde şöyle bir bölüm bulunuyor: “Seninle yaşanmıyor, sensizken de olmuyor”. Tam da Bahattin için söylenebilecek ifadeler bunlar. Saha içerisinde sorumluluk almıyor, yeteri kadar pres yapmıyor, etrafında pas atabileceği 3-4 arkadaşı varken adam eksiltmeye çalışıp topu kaptırıyor ancak bu kadar olumsuzluğu yanında ne yapıp edip golü de buluyor. Eksik oynamamıza sebep oluyor ancak skor üretmemize de katkıda bulunuyor. Bu problemi nasıl çözeceğiz bilmiyorum. Varlığı da yokluğu da bir dert bizim için.

 

Genç kalecimiz Nurullah’ı tebrik etmek gerekiyor. Yine iyi bir maç çıkardı. Maçın 25. dakikasında karşı karşıya kalınan bir pozisyonda engellediği bir gol var. O pozisyon gol olsa maç erken kopabilirdi.

 

Kadro mühendisliği konusunda kanatlarda problem yaşadığımızı herkes dile getiriyor. Ancak bizim orta alanda, Süper Lig’e yükseldiğimiz sezon Hakan Bayraktar’ın üstlendiği görevi üstlenecek bir orta sahaya, takım beynine de ihtiyacımız var. Takımı yönlendirecek, adam eksiltecek, oyunun yönünü değiştirecek bir isme... Elimizdeki orta alan oyuncuları maalesef bu sorumluluğu üzerine almıyor ya da alamıyor. Belki de Gökhan Alsan bu niyetle alındı ancak o da etkisiz kalıyor.

 

Bu maçta biraz daha net görüldü ki, kanatlarımızın bu kadar verimsiz olduğu bir dönemde Onur Eriş artık ilk onbirde maça çıkmalı. Yani Onur Eriş, Kubilay kadar etkili olamayacak mı sağ kanatta? Yine Ahmethan Köse de artık ilk on birde başlatılabilir. Tabi ki asıl mevki olan santrafor olarak. Bu iki ismin Gümüşhane maçında yaptıkları da iyi bir referans olmalı bizim için.

 

Tribünlere asılan Muzaffer Badalıoğlu afişi oldukça anlamlıydı. Giydiği formanın bir tarafı Samsunspor, diğer tarafı da Zonguldakspor şeklinde tasarlanmıştı. Hazırlayanların eline yüreğine sağlık. Hiç görmediğim ama büyüklerimizin öve öve bitiremediği yüksek karakterli Muzaffer abimize de Allah’dan rahmet diliyorum.

 

İçimizde buruk bir sevinç var. Her ne kadar zor bir deplasmandan 3 puan almış olsak da Manisa FK’nın performansı bizleri endişelendiriyor. Zirvede kalabilmek, zirveye yükselmekten zordur. Ben Manisa FK’nin zaman içinde düşüşe geçeceğine inanıyorum. Önemli olan bizim yarıştan kopmamamız. Nefesimiz enselerinde olsun yeter ki.

 

Yakın zamanda yaşadığımız ve  burada detay vermek istemediğim  bir sıkıntı nedeniyle son sözlerimi bir sloganla bitirmek istiyorum:Yaşasın Samsunspor’a Karşılıksız Gönül Verenler!