Eminim batı ve NATO ile bu kadar ters düşmek birçoğumuzun kafasını karıştırmakta ve acaba gidilen yol doğru mu yanlış mı ikilemini yaşatmakta.
Oysaki bu ikilemi batı dünyası ve NATO pek yaşanıyor olacak ki her defasında gerilimi bir tık daha yükseltmekte bir beis görmüyor, gerginlik giderici/güven verici herhangi bir adım atmaya da kesinlikle yanaşmıyorlar. Sadece idareyi maslahat, sahte özürlerle kasti hareketlerini/suçlarını geçiştirmeye, bizleri oyalamaya kalkıyorlar. Belki de kurdukları bir oyunun parçası olarak bunları yapıyorlar.
Buna karşın batı dünyasınca Türkiye’den beklenen bu kışkırtıcı adımlara karşı sessiz kalması, bu adımları sindirmesi ve hatta bu adımlara paralel hareket etmesi!
Kanaatimce Batı beklediği bu adımları Türkiye’den asla göremeyecek zira Türkiye eski Türkiye değil, onların yalanları da eskisi kadar inandırıcı değil.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ a ‘siyasal’ olarak mesafeli olan insanımız dahi batının yalanlarından bıktı, tiksindi. Türkiye’de ki itibarları yerlerde.
Bu ülkede her daim ve hala bıkmadan bunların borazanlığını yapanlar dahi artık bu gelinen noktada NATO’nun basiretsizliğine, Türkiye açısından gereksizliğine, ABD ve AB ülkelerinin son zamanlardaki teröre açık desteğine, çifte standardına kılıf uyduramıyorlar. Gerçi batı dünyası artık çifte standart dahi uygulayamıyor çünkü standartları kalmadı.
Ortada komik olmayan bir komedi sergilenip gidiyor batı dünyası ve onun eli ile kurulan sözde barış amaçlı kurumlarca.
Dünya üzerinde ne kadar sorun varsa batı dünyası tüm Kurumları ile birlikte bu sorunların bir parçası ancak asla çözümlerin bir parçası değil.
Kıbrıs, Suriye, Ortadoğu, Kafkaslar, Ukrayna, Doğu ve orta Avrupa, Afrika, Güney Asya ve daha nice nice coğrafyalarda yetki ve güç ellerinde olmasına rağmen çözüm yerine hep çıkar odaklı oldular.
Bu haldeki bir kültürün, bir yapının dünyaya hükmetmesi ilelebet mümkün değil. Hollywood ve dünyaya hakim medyalarının pompalaması ile işler planlar bir yere kadar tutar. Deniz bir yerde bitecek.
Türkiye kamuoyunu kaybettikleri gibi tek tek tüm dünya kamuoyunun desteğini kaybedecekler. Üstelik bu gidişle yavaş yavaş değil, hızlıca. Dünya kamuoyunun vicdanı sonsuza kadar susmayacak. Para ve güç insanlığı her daim satın alamayacak.
Hakan AY
