Prof.Dr. Cevdet Yılmaz

İsrail Soykırım Yapıyor, Gazze Kan Gölü. Bu Savaş Derhal Durdurulmalıdır

Prof.Dr. Cevdet Yılmaz

Türkiye yine ateşin ortasında kaldı, çevremiz yangın yeri. Irak bitti derken Suriye'de, o devam ederken Karabağ'da, Rusya-Ukrayna savaş halindeyken şimdi de Filistin'de. Biri bitmeden diğer başlıyor.

Şu anki savaş eski topraklarımız üzerinde yıllardır devam eden şiddet ve zulmün son perdesi. Bir devlet düşünün ki temel politikası başka bir milletin topraklarını adım adım işgal etmek, yakmak, yıkmak. Yıllardır taciz, tecavüz, silahlı saldırı, öldürme gibi eylemlerle insanları yıldırmak, topraklarını terk ettirmek, kalanları havasız, nefessiz, susuz bırakarak yok etmek istiyor. Bu katil ve zorba devletin adı İsrail, mazlumlar ise Filistinliler. 'İdarecileri basiretsiz', 'İsrail güçlü Filistin güçsüz niye sataşırlar ki' gibi anlamsız çıkarımlar yapıp onların arkasına sığınmayalım. Ortadoğu'da bir soykırım yaşanıyor. Aleni bir işgal var. Bir milletin toprakları zorla gasp ediliyor.

Bu savaş durdurulmalı, İsrail kendi sınırlarına çekilmeli, başta Gazze olmak üzere Filistinliler rahat nefes almalıdır.

Gazze son yüzyılın en büyük açık hava hapishanesidir. Ufacık yerde 2 milyon kişi kuşatılmış vaziyettedir. 1967 Arap-İsrail savaşı sonrası Gazze'de oluşturulan sığınma kampları geçici idi. Filistinliler kendi topraklarına dönecekti. Tam 55 yıl geçmiş insanlar yurtlarına dönememiş. Eski çadır kampların yerini yığma beton binalar almış, hepsi üst üste. Akdeniz kıyısındalar fakat denize çıkışları yasak. Mısır sınırından kuş uçmuyor. (Mursi bir nefes olabilirdi lakin darbeyle Sisi'yi başa geçirip buna fırsat vermediler). Burası bir açık hava hapishanesi. Bu çağda böyle bir yer var mı var; adı Gazze. Hemen biraz güneyimizde.

İstisnasız herşey İsrail'in kontrolünde. Filistin'den Gazze'ye gidiş geliş, giriş çıkış hepsi İsrail'in denetiminde. Bugün de savaş ilan ettim diyerek elektriği, suyu, gıda tedarikini kesiyor, engelliyor. İnsanları açlığa, yokluğa, karanlığa mahkûm ediyor. Dünya sessiz, bir avuç insan bu adaletsizliğe isyan etse de emperyalistler onları da bastırıyor. Bırakın insan haklarını, köpeklerin haklarını savunanlar bile ortada yok.

Suriyelileri ülkelerinde zorba idareye karşı savaşmadılar, kaçıp gelip bize sığındılar, burada elense yapıyorlar diye kınayanlar, bari bu kez hakkını arayan, zulme başkaldıran ve vatanına sahip çıkanlardan yana olun. Ama yok. Vatanında kalıp zulme isyan etmek de suç.

Fakat unuttuğumuz önemli ir şey var: Filistin davası sadece Ortadoğu halklarının değil Türkiye'nin de beka meselesidir. Çevremizdeki çıbanlar bizi her daim rahatsız edecektir. Emperyalist ülkeler bu çıbanları besleyip besleyip zamanı geldikçe patlatacaklar ve bizi istikrarsız ve güvensiz bir coğrafyada yalnız başımıza yaşamaya mahkûm etmek isteyeceklerdir. Karabağ'da savaşı kazandık ama Türk Dünyası ile irtibatımızı sağlayacak olan Zengezur Koridoru'nu açamadık. İnşallah aşılır ama şimdilik bu koca engel yerli yerinde duruyor. Irak'ta Türkmenlerle aramıza Kürtleri, Suriye'de PKK ve uzantılarını sokarak sözüm ona bizi çevremizden izole ediyorlar. Yunanistan'ı siyasetle, silah yığarak, kandırarak işgal edip Adalar üzerinden bizi boğmaya çalışıyorlar. Türkiye'yi içten istikrarsızlaştıramayanlar çevremizi istikrarsızlaştırarak tıpkı Suriye'de olduğu gibi sınırlarımızla bizi tehdit ediyorlar. Oysa Türkiye'nin rahat ve huzuru, gelişmesi ve kalkınması çevresindeki ülkelerin huzur içinde olması ile mümkündür. İşte bu yüzden Suriye. Filistin, Irak, Azerbaycan, Kıbrıs? Rusya ve Ukrayna? Hepsi barış ve huzur içinde olacak ki biz de barış ve huzur içinde olalım. Komşusu açken tok yatan olmak istemeyiz, millet olarak bu bizim düsturumuz. Lakin komşu yangın yeri iken ülke olarak bizim huzur izcine olmamız mümkün mü?

O halde barış çabalarını desteklemekten ve bu hiç te adil olmayan savaşın bir an önce bitmesini dilemekten başka çaremiz yok. Allah (CC) mazlumların yar ve yardımcısı olsun inşallah. Bizlere de basiret ve anlayış nasip etsin.

Vaktiyle gerek Siyasi Coğrafya derslerimde gerekse sivil toplum kuruluşlarında Filistin konusunu çok işledim. Birkaç yıl öncesine ait yazısı az, fotoğrafı bol bir sunumumu aşağıdaki linkten dikkatlerinize sunuyorum.