Samsun Son Haber

İSLAM PENCERESİNDEN 'HASİDİK YAHUDİLERİ' (UNORTHODOX)

Samsun Son Haber

Bir cemaat düşünün ki ortaçağdan kalma yaşam tarzlarıyla dış dünyadan izole bir şekilde yaşasınlar. Katı ve ağır eğitim sistemleri ile, her türlü teknolojik imkanı reddetsinler. Öyle bir inanç sistemleri olsun ki, kutsal kitaplarında yazan öğretileri‘Kabala İnancı’ ve pek çok dini ritüel ile harmanlayarak mistik bir hareket oluştursunlar.

 

1700’lü yıllardaIsrael ben Eliezerisimli polonya yahudisi bir işçinin görüşleri doğrultusunda oluşmuş bir hareket bu. Adı:Hasidizm. Hani şu ünlü ‘Unorthodox’ dizisinde anlatılan ve pek çok belgesele konu olmuş Hasidizm!

 

Teknolojiyi, televizyonu, cep telefonunu‘yetzer hara kutusu’yani şeytan icadı makinalar olarak gören bu cemaat, bugün internetin ışık hızı ile yayılan etkisine daha fazla karşı koyamayarak, bu şeytan icadını belli sınırlar dahilinde kullanmaya başladı. Ancak kullandıklarıtelefonlar ‘teknolojik açıdan kısıtlı’ üretildiğinden, pek çok site ve haberden yine mahrum kalıyorlar. Onlar için bilim, teknoloji, yenilik, hayaller ve özgürlük dünyanın karanlık çukurlarına düşüren tuzaklar gibi…

 

Bu konuda Hz.Peygamber’in şu sözü hayatı nasıl yaşayacağımıza dair enfes bir özettir.‘Sizin hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyendir.Çünkü, ahiretin ulaşım ve hazırlık yeri dünyadır.  İnsanlara yük olmayınız.” (Kenzü’l-Ummal)

 

Özellikle fakir ve eğitimsiz Yahudiler arasında yoğun bir ilgi gören Hasidizm, Yahudiliğin radikal ve tutucu bulunan bir cemaati. Dini ve mistik ritüellere bürünmüş yaşam şekilleri ile, evlilik seromonilerinden dini ritüellere, dua etme ibadetlerinden aile hayatlarına kadar farklı uygulamalarıyla Hristiyanlığın Amish tarikatına da benzetilebilir.

 

Evliliklerinde kadınların tek görevi çocuk doğurmak ve evin işlerini kusursuz yerine getirmek. Dışarıdaki pek çok dini ritüellere bile katılma hakları yok. Evlerinden bile dışarı çıkabilmek belli koşullara dayanıyor. Kocasının kısıtlaması ve cemaatinin hayat görüşleri doğrultusunda yaşamlarını sürdüren ve asla çalışmasına izin verilmeyen, söz hakkı olmayan, ikinci sınıf vatandaş muamelesine maruz kalan bir kadın profili mevcut bu cemaatte…

 

Hz.Peygamberin eşiHz.Hatice’yi tam burada anmak gerek! Mekke’nin en zengin tacirlerinden biri olan Hz.Hatice, her zaman sosyal hayatın içinde yer alması, kazandığı paraları İslam uğrunda infak etmesi ve pek çok insanın hem hidayetine hem maddi ihtiyaçlarına vesile olması ile eşsiz ve örnek bir karakterdir. Kendini eve kapatmayan(!), son derece çalışkan, zeki ve entelektüel bir ‘ticari deha’ olduğu gerçeği, kanımca İslam’da bir kadının duruşunu, asaletini ve kalitesini en güzel resmeden örneklerden biridir.

 

Dünyadan el etek çekmenin yani ruhbanlığın olmadığı İslamiyet’te, din ve dünya iç içe geçmiş ve bir mozaik gibi birbirini tamamlayan öğelerdir. Tabiri caizse dünya ahiretin tarlasıdır ve ne ekersek onu biçeceğimiz yerdir.

 

“Ahireti kazanmaya çalış, fakat dünyadan nasibini de unutma.” (Kasas/77)

 

Unutulmamalıdır ki Allah bizim yaptığımız hiçbir ibadete muhtaç değildir. Sırf ibadet etmek ve çoğalmak güdümlü bir dini yaklaşım doğru olsaydı, evlenmek sünnet değil farz olurdu. Bu meyanda hiçbir bilimsel ve teknolojik gelişme olmazdı ve sonuç olarak Allah’ı, evreni ve kainatı okumak için pek çok varsıl miktarda done keşfedilemezdi. Şükür alanları genişleyemezdi.

 

Bakmak ve görmek farklı şeylerdir. Allah bize içinde yaşadığın hayata sadece bak ve geç demediği gibi onu gör, yaşa, hisset, araştır, sorgula diye teşvik ediyor. Bu yüzden inen ilk ayette bize ‘İman et’, ‘İbadet et’, ‘İnan’ demiyor ‘Oku’ diyor. Ama sadece Kur’an’ı değil, sadece kitapları değil, ‘kainatı oku’ diyor!

 

“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ve gündüzün arka arkaya gelmesinde, insanların faydasına akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten su indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutları döndürüp yönlendirmesinde, aklını kullanan bir topluluk için alınacak dersler / gözle görülen belgeler vardır.”(Bakara/164). 

 

"İnsanlar, develerin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bakmazlar mı?." (Ğaşiye/17-20).

 

İslam’ı doğru anlamak, yaşamak ve yaşatmak dileği ile…