Sümeyra ÜSTÜNEL

Arap saçına döndük çöz bizi minimalizm

Sümeyra ÜSTÜNEL

İhtiyaçların değil arzuların hayatımıza yön verdiği günümüz toplumunda sürekli yenilenen moda trendleriyle insanlara bir şeyleri satın almaları ancak böyle kendilerini uyumlu ve tam hissedecekleri mesajı verilmektedir.

Bu uyum için hayatımıza fazladan dahil ettiğimiz her şey ruhumuza da dahil olarak bizi arzu ettiğimiz kişilikten yani özümüzden uzaklaştırarak bize hükmetmeye başlar.

Öyle bir hükümdür ki ruhumuzdaki dinginliğin ahengini, ıslak toprak kokusunda, denizin dalgasında, gökyüzünde salınan martılarda buluştururken beynimize ve bedenimize görünmez bir tasma takılmış gibi AVM’ lere sürükleniyoruz!

Yıllardır mutluluğu alışverişte arayan fakat alışveriş yaptıkça ruhunda kara delikler oluşan ve o kara deliğin dibini görmek için tekrar tüketime yönelen sonra tekrar  tatminsizlik yaşayan kısır bir döngünün içine giriyoruz.

Üretmenin hazzını, düşünmenin değerini bilemeden, üstelik sadece mal ve hizmetle kalmayıp değerlerin ,hayat tarzlarının,  istikrarlı ilişkilerin, binaların, eşyaların, alışılmış geleneğin ve bağlılığı da tüketerek TÜKENİYORUZ!

Bu tükenişin arap saçına dönmesi bunu çözebilmek için de Uzak Doğu felsefesi MİNİMALİZM gündemdedir. Peki nedir minimalizm?

Batı’da popüler bir akım olarak karşımıza çıkan ‘minimalizm’ insan hayatındaki istifçiliği, ihtiyaçdan fazla olandan arınma, hızlı yaşam modundan çıkarak aheste ve ahenkte yaşamayı öğretme olarak revaç bulmaktadır. Doğu’nun kadim kültüründe var olan doğal ve yalın hal durumu olan ‘sadelik’,islam uygarlığında’ bir hırka bir lokma’ deyişinden maksatla az ve sade yaşamın huzur getireceği olarak karşımıza çıkar.

Bulunduğumuz konumu işgal ederek ,varlığını dahi unuttuğumuz, hareket serbestliğimizin sınırlayan maddelerden kurtularak, ferah ve yaşanılabilir bir hayatı hedefler.

Minimalizm boş bir odada tek  bir halı üzerinde uyumak, tek kaşık bir tabakla ya da gardıropta üç parça kıyafetle yaşamak olarak algılansa da öyle değil. Evdeki bütün eşyaları çıkarıp sonra en baştan sade ve beyaz mobilya ile ultra beyaz Norveç evleri gibi döşemek için yığınla para harcamak hiç değil.Tüketime kafa tutan bir akımdan da böylesi bir önerme beklenemez zaten.

Asli ihtiyaçları merkeze alan minimalizmi eşyaya az insana çok değer vermek diye özetlemek mümkün.

 Son olarak Minimalism belgeselindeki şu cümle ile noktayı koyalım

İnsanları sevin ve eşyaları kullanın tam tersi asla işe yaramaz’