Prof. Dr. Mehmet Bilge ÇETİNKAYA

Doğurganlığınızı Koruyabilir Misiniz?

Prof. Dr. Mehmet Bilge ÇETİNKAYA

Bir kadının menopoz yaşının belirlenmesinde, yumurtalıklarında kalan yumurta sayısı önemlidir. Ancak bu tahmin edildiği gibi ileri yaşlara gelmeden, %1 kadında 40 yaşın altındayken yumurta sayısı hızla azalabilmektedir. Beklenmedik bu erken kayıplara bağlı olarak erken menopoz yaşayabilirsiniz. Bu nedenle bu rezervin belirlenmesi, ileride gebelik şansının değerlendirilmesi bakımından yol gösterici olacaktır.

Yumurtalık rezervinin saptanmasında en sık kullanılan güvenilir testler  arasında ultrasonografide görülebilen yumurta sayısı, adetin 3. günü hormon düzeyleri veya  adet periyodun herhangi bir zamanında yaptırılacak olan  AMH (Anti Mülleryen Hormon) hormon düzeyleri bulunmaktadır.  Eğer AAM’ınızhormon değeriniz normal sınırların altında, FSH hormonunuz yüksek ve iki yumurtalıkta toplam yumurta sayısı 7’nin altında ise erken bir yumurtalık yetmezliği bakımından dikkatli olunması ve çocuk isteğinin ertelenmemesi gerekmektedir.

Kadınlarda doğurganlık, yumurta sayı ve kalitesi ile ilişkilidir. Ne yazık ki her kadında yumurta rezervi doğuştan farklı olabilmekte ve kullanım ve tüketimi de genetik, çevresel koşullar, beslenme, geçirilmiş yumurtalık cerrahisi,  kronik hastalıklar ve enfeksiyonlardan etkilenebilmektedir. Kadının doğurganlığı yaş ilerledikçe azalmaktadır. Bunun en güzel örneği de doğal yollardan gebeliğe ulaşmanın 35 yaş üzeri azaldığının bilinmesidir.

Yumurtalık rezervinin durumuna göre hastaların bebek tedavisine yanıtı da öngörülebilmektedir.  Yumurta sayısı tedavi başlangıcında 12’nin üzerinde olan olgular yumurtalık uyarılmasıyla  normal cevap alınabilecek grubu göstermektedir. 21 ve üzerindekiler ise aşırı yanıt verecek olan ve tedavisinin dikkatle yapılması gerekliliğini gösteren hastalardır. Bu gurupta özellikle polikistik overli hastalar yer almaktadır.  Özellikle bebek tedavisinde dikkat edilecek olan grup ise azalan rezerv bakımından adetin başlangıcında görülebilen ve tedaviye yanıt verebilecek yumurta (antral folikül) sayısı 7`nin altında olan olgulardır. Normal ve aşırı yanıtlı olanlarda gebelik şansı yüksek görülürken, kötü yanıt, azalan rezervle ilişkili olup tedaviyle gebelik şansının az olduğu gruptur. Bu nedenle kötü yumurtalık rezervi olan hastalarda standart yerine farklı tedaviler kullanılabilmektedir. Ancak unutulmaması gereken şey bir kadının her ay tedaviye yanıt verecek yumurta sayı ve kalitesinin değişebildiğidir.

38 yaş ve üzerinde yumurtlama işlev testlerinden bağımsız olarak yumurta kalitesinin azalacağının bilinmesi bu yaş grubu yeni evli çiftlerin çocuk isteklerini ertelememesi açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Över rezervi azalmaya başlayan hastalarda bebek sahibi olmak için hızlı davranılması ve gerekirse yardımla üreme tedavi yöntemleri önerilmelidir.

Erken yumurtalık yetmezliği veya erken menopoz gerçekleştiğinde artık doğurganlığın korunması için geç kalınmış olacaktır. Bu nedenle yumurtalık rezervinde azalmanın erken dönemde ve yumurtalık yetmezliği oluşmadan tanınması önemlidir. Hangi kadında erken yumurtalık yetmezliği olacağını gösteren ideal bir test olmamakla birlikte bazen rezervin azaldığının en erken belirtisi adet düzenlerinin bozulması olmaktadır. Bu nedenle adet düzeninin bozulması özellikle genç kadınlarda da bu ihtimalin göz önünde tutulmasını gerektirmektedir. Bunun dışında yardımcı olarak en az 4 ay süreli adet görememe ve 4 hafta aralıkla en az 2 defa gösterilmiş yüksek hormon düzeyleri de kullanılabilir.

Erken yumurtalık yetmezliği bulunan kadınlarda, artık yumurtlamalar tamamen ortadan kalkmış değildir. Ancak sıklığı oldukça azalmıştır ve sonraki aylarda bu kadınların %4`ünde yumurtlamalar olabilmektedir. Özellikle bu durum için risk oluşturan etmenlerin arasında; ailedeki erken menopoz öyküsü, bazı genetik hastalıklar, endometriozis cerrahisi, yumurtalıklardan birinin önceden cerrahi ile alınmış olması, kanser tedavisi  almış olmak, sigara kullanımı önde gelmektedir.  Özellikle genç yaştaki kanserlerin tedavisinde bu riskler göz önünde bulundurulmalı ve üreme organlarına daha az toksik tedavi seçenekleri göz önünde bulundurulmalıdır.

Erken yumurtalık yetmezliği için risk altındaki kadınlarda doğurganlığın korunması amacıyla önerilebilecek tedavi seçenekleri arasında yumurta dondurma, embriyo dondurma, yumurtalık dokusunun dondurulması, erkek için sperm dondurulması gibi seçenekler bulunmaktadır. Etkinliği en iyi olan yöntem ise evli çiftlerde embriyo dondurulup saklanması olmaktadır.  Dondurulmuş yumurta başına ileride yapılacak olan mikroenjeksiyon ile  gebelik oranları %4,5- 6,5 arasında bildirilmektedir.

Her ne kadar yumurtalık rezervinin azalması ön görülemese de özellikle yüksek risk grubundaki kadınların dikkatli olması, erken yaşlarda doğum düşünmeleri özellikle aile öyküsü olan kadınların sigaradan uzak durmaları nispeten risklerin azaltılması konusunda alınabilecek önlemler olarak görünmektedir.