Mustafa BİLİK

Senden öğretmen olmaz

Mustafa BİLİK

Artvin'in Kemalpaşa ilçesinin 1.5 aylık Kaymakamı Mehmet Faruk Saygın'ın, ziyaret ettiği bir lisede girdiği sınıfta kendisine "Hoş geldiniz" diyerek elini uzatan öğretmeni sınıftan kovdu.

 

O kaymakam hakkında bir şeyler yazmayı kendime zül görürüm. Klasik "Kaymakam olamazsın demedim. Adam olamazsın dedim" hikayesi.

 

Ama benim asıl değinmek istediğim o öğretmenin tavrı. Çünkü sadece "Hoş geldiniz" diyerek elini uzattığı için öğrencilerinin gözü önünde hiç bir tepki vermeden sınıftan çıkıp giden bir öğretmen, Türkiye Cumhuriyeti'nin ihtiyaç duyduğu nesilleri yetiştirecek bir öğretmen olamaz.

 

Ülkemizi aydınlık günlere taşıyacak gençlerimizin önünde cereyan eden bu olayda haklı olduğu halde hakkını savunamayan bir öğretmen o gençlere nasıl bir örnek oluşturdu?

 

Bu öğretmenlik mesleğini sadece para için yaptığını düşündüğüm "zavallıcık" özellikle Kovid-19 sürecinde, fedakarca cansiperane bir şekilde görev yapan, kendini mesleğine adamış idealleri olan öğretmenlerimizin de alnına kara bir leke vurmuştur.

 

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün "Öğretmenler!... Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir" dediği öğretmenler nerede, kaymakam kovdu diye hakkını savunmadan sınıftan arkasını dönüp giden öğretmen nerede?

 

Atatürk öğretmenlere "Öğrenci ne yaşta ve sınıfta olursa olsun, onlara geleceğin büyükleri gözüyle bakacak ve öyle davranacaksın" tembihinde bulunurken sen yaptın öğretmenim? Neden korktun? Soruşturma açılmasından mı korktun? 'Yarın bir gün sicilime işler müdür olamam' diye mi korktun?

 

Senin yetiştirdiğin gençlerin bu vatana ne faydası olur? Makam mevki için tüm değerlerinden vazgeçen bir nesil mi yetiştiriyorsun?

 

Sen öğrencilerinin önünde hakkını savunmazken sendikalar, sivil toplum kuruluşları ya da basın mı senin hakkını korusun?

 

Üstelik olayın devamında senin savunamadığın hakkını bir başka öğretmen savunmaya çalışmış bu yapılanın doğru olmadığını söylemiş.

 

Sen eğer gerçekten fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar yetiştiriyor, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirebiliyor olsa idin; O sınıftan da bir öğrenci ayağa kalkar ve o kaymakam denilen zata gereken cevabı verirdi. Yine sizin cevap vermenize gerek kalmazdı.

 

Demek ki mesleğinizi hakkıyla yapamıyorsunuz, sadece maaş ve devlet işi peşindesiniz.

 

Ve layık olamadığınız Atatürk der ki; "Unutmayınız ki cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir"