Mehmet Yılmaz

Geçmişten Gelen İki Samsunî

Mehmet Yılmaz

Geçtiğimiz hafta Samsun’un tarihinde yer alan iki önemli şahsiyetten söz etmiştik. Bunlardan ilki Tekkeköy ilçesine kurduğu tekke ile buraya adını veren Şeyh Yusuf Zeynuddin idi. Diğeri ise Samsun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurucu başkanı, Sivas Kongresi Canik delegesi ve 1. TBMM’deki Canik mebuslarından birisi olan bir Milli Mücadele kahramanı Boşnakzade Süleyman Bey’di.

Bu hafta da iki önemli tarihi şahsiyeti sizlere tanıtmaya çalışacağız. Bunların ikisi de Samsunî, yani Samsunlu olarak biliniyor ve kendileri de bizzat bu unvanı kullanmışlardır. Bunlardan ilki Fatih Sultan Mehmed’in Samsunlu Hocası olan Hasan Es Samsuni. Diğeri ise Sadrazam vekilliğine kadar yükselebilen, valilikler yapıp ayrıca bir divan şairi de olan Tayyar Mahmud Paşa-yı Samsuni’dir.

Büyük Türk padişahı Fatih Sultan Mehmed’in ruh ve gönül dünyasına şekil veren, ona ilmi öğreten hocaları olmuştur. Bunlardan en bilineni elbette Akşemseddin’dir.Ki, kendisinin henüz çocuk yaşlarda iken babası Şeyh Hamza ile birlikte Kavak’a geldiği ve ilk tedriastını Kavak’ta aldığı rivayet edilir. Bir diğer önemli isim büyük bir vefa örneği göstererek çocuk sultanın peşinden Manisa’ya giden Molla Hüsrev’dir. Bir başka hocası ise Hasan Es Samsuni’dir, yani Samsunlu Hasan müderris.

Samsun’a yerleşik oldukları için Samsuni namıyla tanınan âlim bir ailenin ferdidir. Babası Abdüssamed Es Samsuni olarak bilinir. Dedesi Hüsameddin ve büyük dedesi Ubeydullah Hoca Efendiler de ‘Samsuni’ namıyla bilinirlermiş. 1320'lerde Buhara’dan kalkıp Samsun’a göç etmiş bir aileye mensuplar.

Hasan es Samsuni’nin hocalarından birisi de Molla Hüsrev’dir. Hasan Es Samsuni Hoca, İstanbul’un fethi sonrası Semân Medresesi’nde müderrislik; Fatih Sultan Mehmed’e hocalık yapmıştır. Ayrıca en yüksek adli makam olan Kazaskerlik ve İstanbul kadılığı görevlerinde bulunmuştur. 1476 yılında vefat etmiştir. Fıkıh, hadis, kelâm ve belagat alimidir; çok sayıda eseri vardır. Hasan Es Samsuni’nin kabri, Eyüp Sultan Türbesi haziresinde bulunmaktadır. İstanbul’daki hemşehrilerimize duyurulur.

Yine bilinen bir şey, fetihten sonra İstanbul’u Türkleştirmek isteyen Fatih’in hem Akşemseddin hem de Hasan Es Samsuni’den dolayı Samsun ve çevresinden çok sayıda Türkmen’i İstanbul’a getirttiğidir. Yani İstanbul’un en eski Türkleri arasında çok sayıda Samsunlu vardır.

Ancak ne kadar acı ki, kendisini Samsunlu Hasan olarak tanımlayan bu büyük muallimin varlığından çoğumuz habersiziz.

Tıpkı Osmanlı döneminde valilik yapan ve bir divan şairi de olan Tayyar Mahmud Paşa-yı Samsunî’den habersiz olduğumuz gibi. Bu konuda akademisyen Yakup Poyraz’ın önemli çalışmaları olmuş ve 2017 yılında Paşa’nın divanı ilk defa yayımlanmıştır.

1700’lerin sonlarında Samsun’da doğup yetişmiş olan Tayyar Mahmud Paşa-yı Samsunî, meşhur, Canikli Hacı Ali Paşa ailesine mensuptur. El yazma eseri İngiltere’de bulunan önemli bir divan şairidir. Hem babası Canikli Battal Hüseyin Paşa hem de dedesi Canikli Hacı Ali Paşa, Canik sancağında valilik yapmışlardır. Dedesi Hacı Ali Paşa ile başlayan Canikli ailesinin hanedan ile ilişkileri bazı kesintilere uğrasa dahi üç kuşak boyunca sürmüştür. Nitekim Samsunlu Tayyar Paşa’nın idam edilmesiyle birlikte sona ermiştir.

Oysa ki,  Tayyar Mahmud Paşa-yı Samsunî’ye , 1807’de önce ikinci kez Trabzon valiliği, ardından ise Canik ve Şarkîkarahisar sancakları verilir. Hatta sonra da sadrazam vekilliğine terfi ettirilir. Gelgelelim, Tayyar Mahmud Paşa’nın devlet kademelerinde bu kadar kısa sürede böylesi çabuk derece yükselişi birilerini rahatsız etmiştir. Böylece 1808’de önce Dimetoka sürgününe gönderilir, sonra vezirliği elinden alnır ve en nihayetinde 24 Ağustos 1808’de idam ettirilir.

Sadrazam vekilliğine kadar yükselebilen Samsunlu Tayyâr Mahmud Paşa, sıkı bir şairdir ve Divân'ı vardır.