Mehmet Yılmaz

Pazar Köşesi - Samsunlu Olmak Ya Da Olmamak 1

Mehmet Yılmaz

Ari ırk fikri gibi bir 'ari memleketlilik' olabilmesi hem mümkün görünmüyor hem de saçma duruyor. Bu yazıda bu safkan memleketliliği, Samsun üzerinden değerlendirmeye çalışacağız.

 

Öyle insanlar vardır ki, ona baktığınızda Samsun’u görür, Samsun denilince onları hatırlarsınız. Çünkü onlar Samsun’a bir aşk derecesinde bağlıdırlar. Sadece Samsun’u sevmekle kalmaz, onun için değer üretir, hayatlarının her yerinde onu bulundururlar. Samsunspor’u tutarlar mesela ve 55 sayısını nerede duyup, görseler kalpleri bir başka çarpar. Yeni kimliklerde sırf doğum yeri yazmıyor diye sinir olurlar; zaten sevdikleri Atatürk’ü, o bahar gününde Samsun’a geldiği için daha da severler; Pazar pidesini kırmızı çizgi kabul ederler ve bir Samsunlu gördüklerinde onunla saatlerce ortak tanıdık mekânlardan, insanlardan ve olaylardan söz edebilirler…

 

İşte bu tür kişilere, 'bütün ruhuyla Samsunlu' denilir.

 

Gelin görün ki, 'Samsunlusun ama aslen nerelisin?' diye bir soruyla da karşılaşabilirler. Çünkü Samsunlular, safkan, bin yıllık Samsunlular değillerdir. Yok mudur öyleleri? Vardır tabii lakin ilçelerdendir. Yani yedi göbek Çarşambalı, Kavaklı, Bafralı falandır. Ama merkezin yerlisi yok denecek kadar azdır.

 

Hatta üstteki tarife fazlasıyla uygun bir Samsunlu aslen başka bir yerden çıkabilir. Mesela Doğu Karadenizlidir, Kafkas göçmenidir, Balkan göçmenidir, mübadildir… Yani büyük dedeleri Samsun’a başka bir yerden gelmiştir. Peki bu insanlar Samsunlu değiller midir?

 

Evvela, onlar bu Samsunlu olmama ithamını hakaret telakki ederler. Elbette Samsunludurlar. Orada doğmuş, büyümüş, bütün ruhlarıyla oraya bağlanmışlardır. Üstelik çoğunun gidecek başka bir yeri de yoktur. Çünkü göçüp gelinen hatta artık başka bir ülkenin elinde olan o topraklar yitip gitmiş, geriye onları oraya geri götürecek hiçbir şey kalmamıştır.

 

Ve Samsun bir anne gibi sinesini bu çocuklara açmıştır. Kimisi iş için, aş için, kimisi eğitim için, kimisi düğün dernekle, kimisi muhaceratla gelmişlerdir. Ama Samsun, hiç birisine yüz çevirmemiş, hiç birini reddetmemiştir. Her ne kadar onlardan bazıları vefasız davranıp, bir türlü Samsunlu olamasalar bile bu böyledir!

 

Nüfus coğrafyasında şehirlerin göç yapıları incelenirken iki temel grup verilir. Bunlardan ilki göç alan şehirler, diğeri ise göç veren şehirlerdir. Samsun ise ikisi birdendir. Evet, göç alır. Ama öte yandan da göç verir. Mesela bugün İstanbul’da en kalabalık 6. memleketli topluluğu Samsunlulardır. Bu işin artıları olduğu gibi eksileri de vardır ve hem göç alıp hem göç veriyor olmak başlı başına eksidir.

 

Nasıl mı? Şöyle ki, Samsun kendi evlatlarını yani Samsunluları gurbete gönderirken, Samsunlu olmayan ve olmayı pek de düşünmeyenleri alır. Şehrin çok baskın, geleni içine çekip eritecek kuvvetli bir folkloru, yerel unsurları olmadığı için gelenlerin aidiyet duyguları zayıf olur.

 

Bu anlamda, “Samsunsporlu olmanın, insanı Samsunlu yapan” başlıca etken olduğunu söyleyebiliriz.

 

Müsaadenizle bu konuya şimdilik bir ara vereceğiz ve haftaya kaldığımız yerden devam edeceğiz.