Hilal Genç

KAFAMDA DELİ SORULAR

Hilal Genç

Yaşamak sancısı, ağrısı veyahutta heyecanı dünyaya ilk gözlerimizi açtığımızda mı başlar, yoksa ana rahmine ilk düştüğümüzde mi? 

Yani; yaşam doğduğumuzda mı yoksa anne karnında mı başlar?  Ve dünyaya gelmek değil mi sadece doğma olayıyla mı özdeşleşir?

Anne karnı da bizim doğduğumuz; büyüdüğümüz, beslendiğimiz, bir dünya değil midir?

Orası öyle bir dünya ki; tek başımıza, kendimizle ve bizi var edenle bağlı olduğumuz; onun her anını hissettiğimiz, acı, mutluluk, heyecan ve duygusunu ortak yaşadığımız sadece bize ait olan bir dünya. Öncesini, sonrasını bilmediğimiz?

Ve bir gün öylece yaşayıp giderken birden yeni bir dünya, yeni bir varoluş ama bu varoluşla beraber bir öncekinin hiçbir anını hatırlamadığımız?

Neydik; nasıldık, neler hissettik ve anne karnı dediğimiz o küçücük dünyada neler yaşadık?

Yaşamsal her faaliyeti yerine getirdiğimiz anne karnındaki dünyamızdan şimdi bihaber olsak da belki de orada çok farklı duygular içinde yaşadık ve var olduk.

Doğumla meydana gelen, varoluşla yeni bir dünya başlangıcı yaptık ve adına yaşamak dediğimiz eylemlerle zamanımızı geçiriyoruz. Bu zamanın bir sonu olduğu, ölümle sonlanacağı bilincindeyiz.

Peki; her doğum bir ölüm, her ölüm bir başlangıç mıdır ya da bizim ölüm dediğimiz yeni bir dünyaya geçiş midir aslında?  Birbirinden çok da farklı olmayan?

Mesela bütün kainat bir gün yok olsun diye mi yaratılmıştır? Birbirinden farklı ve güzel milyonlarca canlı, bakmaya doyum olmayan güzellikler bu gökyüzü, okyanuslar, denizler, dağlar tepeler, rengarenk çiçekler bir gün yok olsun diye mi yaratılmış? Tamamen yok mu olacak yoksa bir döngü içerisinde her seferinde yeniden mi var oluyor bu alem?

Vaat edilen cennetin aslında içinde yaşadığımız tüm bu kainat, cehennemin de  yine el birliği ile sonunu getirdiğimiz bize sunulan bu yaşam olduğunu öngörebilir miyiz?

Cennet ve cehennem hayatını bu alemde kendi yaratıyor, yaşıyor olabilir mi insanoğlu ?

Herkesin cenneti de cehennemi de kendi içinde ve beyninde bunlarla beraber yaşıyor ve bunu dışa aktarıyor olabilir mi?  Cenneti cehenneme, cehennemi cennete çevirebilme gücü elimizde değil mi ?

Hadi bakalım kafanız iyice çorba oldu değil mi? Ne diyor ya bu diyorsunuz.

Tüm okuduklarınız ne düşündürdü bilmiyorum ama şöyle bir nokta koyayım.

İnsanın mutlu olduğu, yaratılmış tüm güzelliklerin tadını çıkarabildiği, kendini iyi hissettiği her yer cenneti. Huzursuz, mutsuz ve kötü hissettiğimiz her yer cehennemidir.