Hilal Genç

Evlat

Hilal Genç

Sevgili okurlar, önceki haftalarda sizlerle anneler ve oğulları, babalar ve kızları üzerinden kısa bir sohbet ettik. Biraz esprili, biraz sitemli, eksiklerimizle yanlışlarımızla evlatlarımızla olan ilişkilerimizi ele aldık. Tabii anneler ve kızları, babalar ve oğullarını unutmadık.

Normal hayatta olduğu gibi evin içinde de insanın hemcinsiyle anlaşması biraz daha zor oluyor sanki. Tıpkı aynı evde anne kızın sanki iki rakip gibi sürekli didişmesi, baba ve oğulun sanki aralarında bir ast üst ilişkisi olmak zorundaymış gibi davranmaları gibi. Kızlar hep annelerinden, erkek çocukları da babalarından şikayet ederler. Kız çocukları annelerinin erkek çocukları da babalarının hiçbir şey bilmediğini düşünürler. Kızlar babalarına, erkekler annelerine nazlanırlar.

Öyle böyle bir şekilde büyürler de şunu çok geç anlar Evlatlar.

Evlat nasıl bir şey biliyor musunuz insanın yüreği yanar onun gözünden bir damla yaş düşse. Gözleri  hep gülsün istersiniz, mutluluktan bile ağlamasın. Ayağına taş değmesin derler ya yürüdüğü tüm yollar çiçek bahçesi olsun istersiniz, eline aldığı güller dikensiz, aldığı nefes bahar koksun istersiniz. Onun canı bir yansa sizinki bin yanar, onun yüreği sızlasa, sizinki kanar. Ona gelen tüm dertler size gelsin istersiniz.

Onlar özgür olma derdiyle bir an önce sizden kurtulmak isterken, siz ömürlerinin sonuna kadar yanlarında, arkalarında gölge gibi gezersiniz.

Evlat artık benim de bir ailem var deyip kapısını kapatırken. Siz onun her zaman evi olarak kalırsınız.

İlk doğduğu gün itibariyle ömrünüzün sonuna kadar sizin en kıymetliniz evlattır ama o sizin kıymetinizi daha çok ömrünüz bittiğinde anlar.

Diyeceğim şu ki asla karşılık beklenmeyen, her şeye rağmen vazgeçilmeyen, yerine hiçbir şey koyulmayan, dünyanın en yüce ve en güzel sevgisidir evlat sevgisi.

Tüm evlatlarımızın ömrü uzun, bahtları güzel, yolları açık olsun.