Akın Üner

Devlet Babaya Mektup

Akın Üner

Efendim, yanlış adrese gitmesin diye baştan söyleyelim, yazdıklarımızın adresi MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli değil.

Maksadımız, Türk Devlet aklına arzuhalimizi söylemek.

Niyetimiz halis, beyanımız açık.

***

Sevgili Devlet Baba,

Bugün on yedi yaşındaki bir liseli çocuk, Türk İslam adabına mugayır bir hal ile hallendi.

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusunun fotoğrafını edep yerlerine sürterek hakaretin ve ahlaksızlığın en büyüğünü yaptı.

Her ne kadar hakkında adli işlem başlatılmış olsa da bu çirkinlik milyonlarca sosyal medya kullanıcısının hafızasına kazındı.

Cumhuriyetin yüzüncü yılında Cumhuriyetin kurucusuna en büyük hakareti, bizzat onun "Ey Türk Gençliği, birinci vazifen Türk İstiklalini ve Cumhuriyetini sonsuza kadar korumaktır!" diye  hitap ettiği gençlerden biri yaptı.

Bu çocuğun Cumhuriyetin surlarında ve milli benliğimizde açtığı yarayı, en son Sevr Anlaşmasını imzalayacak kadar alçalanlar yapmıştı.

Milli hafızada oluşan ağır hasarın büyüklüğünü zamanla hep beraber göreceğiz.

***

Aynı gün başka bir şey daha oldu sevgili Devlet Baba...

Türkiye Cumhuriyetinin postmodern bir emperyal tuzağa çekildiğini lisanı üslupla dile getiren çok sayıda Türk Milliyetçisi de sabahın erken saatlerinde evlerinden toplanarak göz altına alındı.

Bu kimselerin ortak özelliği, sığınmacıların ülkemizin demografik yapısını, kültürünü ve kimliğini bozduğunu dile getirmeleriydi.

Yanlış anlaşılmasın.

Bu kimseler arasında kullandıkları üslup ve seçtiği sözcükler yönünden kabahat işlemiş olanlar vardır ve belki de yapılan adli işlemin haklı yönleri bulunabilir.

Ancak bu kimseleri aynı gün, sabah yataklarından alıp götürmekle neyin baskılandığını, neyin şımartıldığını hesaba katmak icap etmez mi?

***

Hadi daha açık yazalım:

Günün birinde Ukrayna gibi işgale uğrarsak, güveneceğimiz merci Türk Milliyetçiliği mi, sığınmacıların giderek ev sahibini bastırmaya başlayan "yavuz hırsız" halleri mi?

Azerbaycan'ı Karabağ'da üstün kılan duygular baskılansaydı bu zafer gelebilir miydi?

Ömer Halisdemirler, Eren Bülbüller, Nefize Polisler, Aybüke Öğretmenler ve diğer kahramanlara bir daha ihtiyacımız olmayacak mı sanıyoruz?

***

Türk Milliyetçiliğini, Atatürk sevgisini, Cumhuriyetin değerlerini baskı altına alırsak,

Sığınmacıların fütursuzluğunu, yobazlığı, cahilliği şımartırsak,

Bunun bedelini günün birinde çok ama çok ağır ödeyebiliriz.

***

Tam da Türk İslam düşünürü ve ilim adamı İbni Sina'nın "ilim ve sanat, ittifak görmediği ülkeyi terk eder." Sözünü hatırlamanın sırası!

İttifak edeceğimiz hususlar Atatürk sevgisi, Cumhuriyetin kurucu değerleri, Maturidi İslamın ışığı ve Altay Dağlarından Viyana Kapılarına yoldaşımız olan Türk Milliyetçiliğidir.

***

Orhun Yazıtlarında, "üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe senin ilini, töreni kim bozabilir" diye yazar ya hani.

Gök çökmedi, yer delinmedi.

Ama ilimizi, töremizi bozmak isteyenler sinsice yol alıyor.

Bu gidişatı durduracak olan sensin Devlet Baba!

Bize düşen görevini hatırlatmak.