Hilal Genç

Issız Sokaklar

Hilal Genç

Değerli okurlar her hafta sizinle eskilerden konuşacak bir şeyler bulduk. Eski bayramlar, eski insanlar, eski sanatçılar. Konuşacak eski kalmadı artık diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz :)) Bugün sizinle eski sokakları yad edeceğiz.
Hani şu her dükkanın önüne sandalyelerin atıldığı, herkesin kendi kapısının önünü süpürdüğü sakiniyle beraber yaşayan , yaşatan sokaklar.


Eminim hepiniz hatırlıyorsunuzdur, ne çok sesliydi eskiden sokaklar. Şimdiki gibi öyle rahatsız edici korna sesleri, araba gürültüsü değil ama.
Günün ilk ışıklarıyla ekmeğinin peşine giden insanların ayak sesleriyle uyanırdı sokak. Sonra esnaf kepengini açardı.


Demirden kepenk bir gürültüyle yukarı kalkardı günaydın nidalarıyla, besmeleyle dükkanlarına girerlerdi insanlar.
Çocuklar daha gözünü tam açmadan sokağa iner, kimi top koşturur, kimi ip atlardı.


Çok sesli koro gibiydi sokaklar. "Eskici geldi hanımmm" diye bağırır sokağın başından eskici, evinde eski ne varsa inerdi eline alıp hanımlar. Ver eskiyi, al mandalı, plastik leğeni, bir çeşit değiş tokuş.
Kocaman tekerlekleriyle yürüttüğü arabasını iterken bağırırdı seyyar satıcı, "haydi soğan geldiii, patates, domatess almazsan üzülürsün". Üzülmemek için herkes başına üşüşürdü arabanın.


Sokağın ara sıra bir ziyaretçisi olurdu ki en çok onun seslenişini severdim. "Kalaycı geldi hanıımmm getir parlatıvereyim bakırlarını".
Onları hem izlemek hem dinlemek ne güzeldi. Kalaylayıp parlattıkları bakır gibi, ışıl ışıl, renkli insanlardı.


"Simitçi geldii taze sıcak sıcak" ve hatta "Amasyanın unundan yeni çıktı fırından sıcak simit" diye bağırırdı sokağın simitçisi hemen cama kapıya dökülürdü ahali "ver ordan bize de".


Baloncu gelirdi rengarenk balonlarıyla "bebelere balonnn" diye bağırırdı. Normal balon tamam da şu uçan balon ne büyük mucizeydi. Aman kaçmasın diye bileğimize bağlanır uçup gittiyse ardından bakakalırdık gökyüzüne.
Hele pamuk şeker arabası göründümüydü sokakta bütün çocuklar başında, bir hayranlıkla çubuğa dolanan o pembe beyaz pamuğu izlemek, sonra onu alıp ağzımız elimiz yapış yapış bir çırpıda yemek paha biçilemezdi. Ve şimdi sıkı durun bir ziyaretçisi olurdu ki eski sokakların "göster bakayım abilere ablalara hamamda nasıl bayılır kadınlar" diye. Elinde bir tef şıngır şıngır, koca ayı önünde dans ediyor. Böyle bir anı sokaklarda şimdi hayal etsenize valla Panter Emel yakalarsa fena :)))


Şimdi bir çocuk sokakta ayı görse mazallah. Biz dans ediyorduk onunla belki de ondan bu kadar korkususuz 🤣.


Belki sizler şu an benim unuttuğum pek çok şeyi hatırladınız eski sokaklara dair. Alışveriş merkezi gibiymiş o zamanlar sokaklar ne ararsan hepsi ayağının altında :)))


Özetle diyeceğim o ki ;
Çok sesli, çok renkli çokkk güzel değil miymiş eski sokaklar?