Akın Üner

YÜKSEL YILDIRIM VE YENİ SAMSUNCULUK

Akın Üner

“Eski Türkiye” diye bir laf dolaşıyor ya son zamanlarda… İşte o hesap, bir de “eski Samsun” diye bir gerçek var.

Vakti saatinde, Samsun denince akla “İlkadım kenti” gelirdi. İzmir’den sonra “Türkiye’nin en büyük ikinci fuar kenti” diye bilinirdi. Sokakları tütün kokan şehirdi burası. “Samsun” cigarasını bilmeyen yoktu. “Çiftlik Caddesi” Karadeniz Bölgesi’nin Beyoğlusu idi. Samsun pidesi, “Sampi” markasıyla Mc Donaldslar ile yarışıyordu.

Hey gidi hey, bir de “arkayı fenerleyen” Samsunspor vardı tabii!


                                                *

Ben TÜİK’in yalancısıyım. Türkiye’de Samsun doğumlu olanların sayısı 1,9 Milyondan fazlaymış. Bunlardan sadece 1 milyon kadarı Samsun’da yaşamaya devam ediyor. Yaklaşık 900 bin Samsunlu başka vilayetlerin yolunu tutmuş.

Yani demem o ki, “Yeni Samsun” hemşerilerinin yarıya yakınını doyuramamış. Samsunlular, çareyi gurbette bulmuşlar.

                                                  *

Samsun nicedir göç kenti aslında… 200 yıldır gelen gelene: Kırımlılar, Çerkesler, Kosovalılar, Mübadiller, Gümüşhaneliler, Ordulular, Alucralılar, Trabzonlular, Rizeliler, Artvinliler, Sinoplular…
Eh gidenler de çok! Ahali durmadan devir daim yapıyor!

                                                   *

Aklı erenler, eskiden beri Samsun’da bir “Samsunluluk” kültürü oluşturmaya çalışır. Kalemşörler, dernekçiler, bazen belediye reisleri filan, “Hepimiz Samsunluyuz” manasında güzel işler yapar. Sadi Subaşı ve arkadaşlarının Samsev çatısındaki emeklerini bilmeyen var mı?

                                                    *

Ne garip ki son tahlilde “Samsunluluk” yapmak, her defasında kente dışardan atanan Valilere yük edilmiştir.

Eski valilerden Muammer Güler, “Samsunlu olmak yetmez, Samsuncu olmak gerek.” demişti. Hangi valinin dönemiydi bilmem, “Samsun’da üretileni tüketmek” için bir kampanya açılmıştı mesela. Allah’ı var, şimdiki Valimiz Osman Kaymak da Samsunspor’un yaşadığı kayyum krizi sırasında hiçbir Samsunlunun yapmadığı kadar elini taşın altına soktu.

                                                   *

Samsunspor deyip geçmeyin: “Samsunluluk ve Samsunculuk” mevzusunda her zaman bir mihenk taşıdır. Benim ilk gençliğimde en tanınmış Samsunlu, o zamanki Samsunspor başkanı Hasbi Ağa’ydı mesela!


Sonra İsmail Uyanık, uzun müddet Samsunsporla beraber Samsunluluğun bayraktarlığını ele aldı.

İlerleyen yıllarda Samsun ekonomisiyle, kültürüyle, sanatıyla, yaşam kalitesiyle geriledikçe Samsunspor da bundan nasibini aldı. Samsunspor küme düştükçe Samsunluluk da geriledi.


Lakin üçüncü kümeye yuvarlandığımız kötü günlerde bile on binlerce Samsunlu, Samsunspor’un Atatürk armalı forması ile Samsunluluk ruhuna sahip çıkmaya devam etti.

                                                  *

Malum, Samsunspor son yıllarda şirketleşmeyle birlikte kabuk değiştiriyor. Bunun maddi manevi liderliğini ise zor zamanda elini taşın altına sokan iş insanı Yüksel Yıldırım yapıyor.

Samsun kamuoyu, büyük ekseriyetle Yüksel Bey’in kentin elde kalan nadir markalarından Samsunspor için kolları sıvamasından gayet memnun… Eleştiriler yok değil ama Yüksel Bey’in bunlara pek kulak asmaya niyeti yok; belli ki bu yiğit, yoğurdu böyle yiyecek!

                                                  *

Yüksel Bey’in taraftarı heyecanlandıran büyük hedefleri var. Dibe vurmuş bir takımı birkaç sene içinde Avrupa Kupalarında boy gösterecek bir seviyeye taşımak istiyor.

                                                    *

“Mümkün mü?” derseniz… “Yüksel Bey’in öz geçmişine bakın” cevabını veririm:


Malını mülkünü satarak Sivas’tan Samsun’a yerleşen ve burada ticarete atılan bir ailenin çocuğu… Samsun ve İstanbul’da okuduktan sonra dil San Francisco’da dil eğitimi ve Oregon Üniversitesinde robotik üzerine yüksek lisans… Türk ismiyle iş bulamayınca Robert ön adını kullanarak Çinli ve Hintli arkadaşlarının yardımıyla uluslararası firmalarda başlayan meslek hayatı… Daha sonra memleketi Samsun’a dönerek burada Rusya ve Çin ile kömür, hurda ve diğer sektörlerde ticarete atılması… Derken liman işletmeciliğine girmesi ve dünyanın dört yanına uzanan bir ağ kurması… Gübre ve maden sektörü başta olmak üzere beş holding ve 30 kadar şirkete uzanan büyük bir uluslararası iş insanı haline gelmesi… Tweeter hesabında dünya liderleri ve ekonomi çevreleriyle fotoğraflar paylaşan itibarlı, tanınmış ve güçlü bir Samsunlu!

                                                     *

Tekrar aynı soruyu soralım: Başarabilir mi? Cevabı siz verin!

                                                     *

Futbol atasözü sayılır, “futbol sadece futbol değildir.” Yüksel Bey’in Samsunspor’a yaptığı yatırım, eğer gerçekten ortaya koyduğu hedeflere ulaşırsa bunun kentlilik bilincine mutlaka katkısı olur. Hele geçmişten bu yana “Samsunluluk ve Samsunculuk” denince bunun kalesi olarak genel kabul gören bir markanın küllerinden doğarak zirveye tırmanması, ister istemez büyük etkiler yapacaktır. Yılport Samsunspor’un ulaşacağı her yeni zirve, “Samsunculuk” ruhunu alevlendirecektir.

                                                      *

Eğer bu hayal gerçek olacaksa Samsunluların da bu yolculuğa çıkarken “Yeni Samsunculuk” bilinciyle hareket etmesi lazım. İçine kapanmış, köhne bir Kuzey Anadolu kenti olmaktan çıkıp ekonomisiyle, siyasetiyle, kültürüyle, sanatıyla, kent planlamasıyla, medeniyete bakışıyla bir dünya kenti haline dönüşmemiz lazım.

Yüksel Yıldırım, gençliğimde Samsun için kurduğum büyük hayalleri bana yeniden kurduruyor… İnşallah başarır!