Yusuf Demircioğlu

KULAKLARI VARDIR DUYMAZLAR

Yusuf Demircioğlu

Eski Türkiye’nin siyasetçileri iyiydi, kötüydü tartışma konusu. Tartışma götürmeyen bir gerçek var ki; hemen hepsi entelektüel insanlardı. Okudukları kitapların haddi hesabı yok.

 

Ecevit, Türkeş, Demirel, Erbakan, Özal… Hepsi büyük adamdı. Türk siyasi tarihine yaptıkları ve söyledikleri ile damgalarını vurdular.

 

Canınız çok sıkıldığında rahmetli Demirel’in söylediğini hatırlayın. “Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.” Tam bir terapi cümlesi.

 

Türk demokrasisi hakkında konuşacaksanız, imdadınıza rahmetli Erbakan yetişiyor. “Türkiye’de demokrasi yoktur. Demokratur vardır.”Demokraturun tarifini şöyle yapıyor. “Demokrasi, halkın kendi kendisini idare etmesi demektir. Demokratur ise, halkın yönetime alet edilmesidir.       Seçmenler sadece sandığa gider, seçimi başkaları yapar. Seçilenler ise kendi marifetleri ile seçildiğini zanneder.  Bunun adı demokraturdur. Demokrasi değil.”

 

Bizim ülkemizde demokraturun en güzel örneği milletvekili seçimleridir. Mahallenize muhtar seçmeyeceğiniz insanları milletvekili seçersiniz. Hangi partiden olduğunuzun önemi yok. Önünüze bir liste gelir. Listeler nasıl yapılır? Kime sorulur? Hepimiz biliyoruz.

 

Parti liderleri listeye isimleri yazar, biz de gider oyumuzu kullanırız. Lafta milletvekillerini halk seçmiştir. Gerçekte olan ise; milletvekillerini parti liderleri atamıştır. Bu sebeple muhtarlık seçimleri tam bir demokrasi örneği iken; milletvekili seçimleri dostlar alışverişte görsünden başka bir şey değildir. 

 

Milletvekilleri zeki insanlar. Kendilerini kimin seçtiğinin farkında olduklarından, kime hizmet etmeleri gerektiğini bilirler. Halka hizmetle uğraşmak yerine parti genel başkanlarının gözüne girmeyi tercih ederler.

 

Termik santrallere, baca filtrelerinin takılmasını iki yıl altı ay erteleyen madde gündeme geldiğinde halk ayağa kalktı.“Böyle bir şey olamaz.” Kim dinler halkı? Çevre için poşet kullanımını kısıtlamak isteyen hükümet, termik santrallerin bacasına filtre takılmasını gereksiz gördü. Yasa, Meclis’ten geçti.

 

Cumhurbaşkanı,yasayı veto etti. Sonrasında sadece bizim ülkemizde yaşanabilecek bir şey oldu. Yasayı meclisten geçirmek için canla başla çalışan milletvekilleri, Cumhurbaşkanını tebrik etmek için kuyruğa girdi.Tweetler havada uçtu.

 

Halkın ne söylediğinin,ne düşündüğünün önemi yoktu ama Cumhurbaşkanının gözüne girmek önemliydi. Sonraki seçimlerde listeyi halk yapacak değildi ya!!! Halkı dikkate alsınlar.

 

Çarşamba biyokütle enerji santrali… Aklı başında herkes bu tesisin ovaya yapılmasının mantıklı olmadığını düşünüyor. Çarşamba Belediye Başkanı bu konu konuşulduğunda yerini belli etti. Kendi deyimi ile “zurnanın son deliğiymiş.” Yapacak bir şeyi yok. Güçsüz… Güçsüz adamın kapısını aşındırmaya gerek yok.

 

Milletvekilleri sus pus… Hiçbiri piyasada yok. Halka karşı kendilerini sorumlu hissetmiyorlar. Çarşamba Ovası’nın kalbine vurulacak hançeri uzaktan seyretmekle yetiniyorlar.

 

Sesleri çıkmaz mı? Tabii çıkar. Onlar ne zaman ses çıkarmaları gerektiğini iyi bilir. Cumhurbaşkanı, Çarşamba’da kurulacak santral hakkında olumsuz tek cümle etsin hele…

 

Bakın bugün sesi çıkmayanlar, o gün nasıl bülbül gibi şakıyacak. Karşımıza geçip bize santralin zararlarını yüksek sesle anlatacak. O güne kadar yapacak bir şey yok. Biz bağıracağız, onlar duymayacak!!!