Akın Üner

MİLLİ EĞİTİMİN SINAVLA İMTİHANI

Akın Üner

Bizim büyük kız, altıncı sınıf öğrencisi... Geçen akşam okuldan alırken arabada 'baba, bugün olanlara inanamayacaksın!' dedi. İlk duyduğumda çocukça bir şeyler anlatacak zannetmiştim. Söylediklerine kulak kabartınca anladım ki dert ettiği, hiç de öyle hafife alınacak bir konu değilmiş!

 

'Bugün matematik sınavımız vardı, ama birileri soruları çalmış!' diye başladı söze. 'Düşünebiliyor musun, biz o kadar ders çalışalım, kafa patlatalım... Başkaları hiç yorulmadan soruları çalsın, ezberleyip hiç emek sarf etmeden yüz alsın!'

 

Önce okulun içinde bir mesele zannettim. Hani olur ya, öğretmen aynı sorularla birkaç sınıfa sınav yaptı da bazı çocuklar, bir iki ders önce soruları öğrendi filan diye geçti aklımdan.

 

Meğer kazın ayağı öyle değilmiş. Bizim kızın anlattıklarına bakılırsa Milli Eğitim, Samsun'daki tüm okulların altıncı sınıf matematik sınavlarını aynı anda, ortak sorularla yapıyormuş. Güya bazı çocuklara, sınavda çıkan soruların aynıları, devam ettikleri bir etüt eğitim merkezinde birkaç gün önceden çözdürülmüş. Hatta çocuklara ezberletilmiş, 'Bu sorular sınavda çıkacak' denmiş!

 

Kızımı yatıştırmak için, 'Yok kızım, olmaz öyle şey. Dedikodudur.' cevabını verdim ama içime bir kurt düşünce konuyu araştırmaya başladım. Şu gazetecilik merakı var ya hani, işin aslını öğrenmeden rahat etmem mümkün mü?

 

Tanıdığım birkaç öğretmen ve eğitim sendikası yöneticisi ile konuşunca kızımın anlattıklarını doğrulayan şüphelerle yüzleşiverdim. Gerçekten de birbirinden farklı  birkaç okulda bazı öğrenciler, bu soruların aynılarını devam ettikleri etüt eğitim merkezinde birebir çözdüklerini anlatıyorlarmış. Netice itibarı ile 11-12 yaşında çocuklar... Gayet saf duygularla sınıf arkadaşlarına durumu söyleyince sıkıntılı durum hızla yayılıvermiş.

 

Nitekim sosyal medyaya göz atınca bazı velilerin tepkili paylaşımlarını da gördüm. Hatta bazı yerel medya kuruluşları, cılız da olsa bir iki haber yapmışlardı. Ateş olmayan yerden bu kadar duman çıkması mümkün değildi! Muhakkak dedikodularda haklılık payı olmalıydı.

 

Açıkçası başlangıçta görüştüğüm herkeste ve bu arada sosyal medyada oluşan kanaat, olayın üstüne gidilmeyeceği, ört bas edileceği şeklindeydi. Öyle ya, bu memlekette ne sınavların soruları çalınmış, ne çok insanın kul hakkına girilmiş, ne adamlar hak etmedikleri yerlere gelmişlerdi! Basit bir ortaokul matematik sınavı için ortalık ayağa kaldırılacak değildi ya!

 

Öğretmen arkadaşlarım, Milli Eğitimin konuyu tetkik etmek için müfettişler görevlendirdiğini söylüyordu. Doğrusu ben bunun da konuyu geçiştirmek, zaman kazanmak ve üstünü örtmek için usulen yapılan bir teftiş olabileceğinden şüphelenmiştim.

 

Yine de Milli Eğitim bir açıklama yapıncaya kadar konuyu köşeme taşımayı etik bulmadım. Bu arada beklemek yerine konuyu biraz daha araştırdım. Öğrendiğime göre Samsun Milli Eğitim Müdürlüğü, kısa adı GİS olan öğrenci geliştirme sistemi diye bir proje yürütüyormuş. Buna göre il genelinde bazı sınavlar tüm okullarda aynı anda ve ortak sorularla yapılıyormuş. 'Gelişen ve değişen dünyaya uyum sağlayan ve çağın gerektirdiği yeterliliklere sahip çocuklar yetiştirmek gayesiyle' geliştirilen GİS projesi bir süredir devam etmekteymiş. Belli ki iyi niyetle başlamış bir proje ama Türkiye'ye özgü 'iyi saatte olsunlar', bu güzel projeyi istismar etmeyi kâr saymış!

Derken Milli Eğitimden bir açıklama geldi. Sınavın İlkadım ilçesinde tekrar edilmesine karar verildi. Öyle anlaşılıyor ki şüphenin ötesinde bariz bir sızıntı tespit edilmiş. Yine bana gelen bilgiler doğruysa olaya karışan etüt eğitim merkezi hakkında idari işlem yapılmış.

 

Sınavın tekrar yapılması, İlkadım ilçesindeki binlerce öğrencinin yeniden sınav stresi yaşamasına neden olsa da çocuklarımızın devlete ve adalete karşı güven duyguları zedelenmemiş oldu.

 

Ben de sınav tekrar yapılıncaya kadar konuyu yazmamaya özen gösterdim. Çocuklarımızın ve Milli Eğitim Camiasının yıpranmasına yol açmaktan endişe ettiğim için bugüne kadar bekledim.

 

Köşe yazarlığı yapmak demek, önüne gelen her konuda vicdansızca eleştiri yapmak demek değil! Yanlışları kıyasıya eleştirmek kadar, doğru yapılan işleri alkışlamak da bizim görevimiz.

 

İl Milli Eğitim Müdürlüğü, sorunu kriz haline dönüşmeden ciddiyetle inceleyip bir çözüme kavuşturdu. Bu konuda omurgalı ve bir devlet adamı ciddiyeti duruşu gösteren Samsun İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Coşkun Esen'i kutluyorum. Ona gerekli desteği veren Sayın Vali Osman Kaymak'ı da ayrıca tebrik ediyorum.

 

Eğer konu ört bas edilmeye kalksaydı, belki de ulusal medyaya kadar büyüyebilirdi. Bu durumda hem yapılmak istenen iyi bir proje çökmüş olacak hem de Samsun'un adı bir şaibeye karıştırılabilecekti. Krize dönüşebilecek bir sorun, doğru adımlar ve kararlarla büyümeden çözülmüş oldu.

 

Dilerim binlerce öğrencinin devlete karşı güvenini sarsabilecek ve Milli Eğitim camiasının huzurunu bozabilecek bu hatayı yapanlar tespit edilir. Haklarında yasal işlem yapılır.

 

Böylece bir daha kimse benzer yanlışlara tenezzül etmeye cesaret edemez!